Kısa Savaş namazı
Çarşamba, 04 Temmuz 2012 00:00

Kısa Savaş namazı

Sayın hocam, Bedir Savaşı sırasında, kâfirlerle Müslümanlar sıcak çatışma sırasında iken, Peygamberimiz sahabelerinin (doğrusu sahâbîlerinin) yarısına namaz kılmalarını söylerken diğer yarısına savaşmalarını söylediği doğru mudur? (yalnız belirttiğim gibi yaşanan hâdise sıcak çatışma ânında mı olmaktadır? Bunu öğrenmek istiyorum.) Saygılarımla. Mehmet Ç.

Cevap: Nisa Suresinin 102. âyetinde kısa savaş namazı emredilir. Ama bu âyet, Bedir olayından çok sonra inmiştir. Hz. Peygamber Bedir Savaşında askeri ikiye bölüp de böyle bir namaz kıldırmadı. Çünkü Bedir Savaşı öyle uzun sürmedi. Nisa 102. âyette işaret edilen Savaş, Bedir Savaşından sonradır. Bu konuda Çağdaş Tefsirde yazdıklarımızı size gönderiyorum.

Hâzin'in rivayetine göre âyetler şu münasebetle inmiştir: Allah'ın Resulü, ashabiyle birlikte 'Usfana (et-Tefsîru'l-hadîs: 9/155) geldi. Önlerinde de Hâlid ibnu'l-Velîd kumandasında müşrik ordusu vardı. Allah'ın Elçisi, öğle namazını kıldırdı. Müşrikler dediler ki: "Biz gaflete geldik, eğer namazda iken onlara saldırsaydık çok iyi olurdu!" Fakat Müslümanların, öğle namazından daha çok üzerine titredikleri ikindi namazları olduğunu düşünerek o namazda Müslümanların üzerine saldırmayı tasarladılar. Bunun üzerine öğle ile ikindi arasında bu âyetler indi. Allah'ın Elçisi de âyetin tanımladığı şekilde ikindi namazını kıldırdı.( Nesâ'î, Salâtu'l-havf, hadis: 5, 9; Tezhîbu Sûreti İbn Hişâm: 1/191)

'Usfân olayı, Hudeybiye barışındadır. Hâlbuki bu âyetlerin daha önce inmiş olması, tercihe şayandır. Çünkü Allah Elçisinin, korku namazını birkaç yerde kıldırdığına dair rivayetler vardır. Meselâ Zî-Kurād'da, Zâtu'r-Rikā'da korku namazı kıldırmıştır. (Nesâ'î, Salâtu'l-havf, hadis: 16, 22) Müşriklerin, 'Usfan'a gelen Allah Elçisine ve ashabına namazda baskın yapmayı tasarladıkları ve bu yüzden Resulullah'ın, 'Usfan'da korku namazı kıldırdığı Nesâ'ide de anlatılmaktadır (Tefsîru'l-Kur'âni'l-Hakîm: 5/371). Fakat orada bu olay üzerine âyetin indiğinden söz edilmemiştir. Resulullah, 'Usfan'dan önce de korku namazı kıldırdığına göre –çünkü Zî-Kurād olayı da, Zâtu'r-Rikā' olayı da Hudeybiye'den öncedir– âyetin 'Usfan'da indiğini söylemek hatadır. Âyet, Uhud Savaşından sonraki zamanlarda inmiştir. Hep savaşlarla geçen bu yıllarda yüce Allah, indirdiği bu âyetlerle mü'minlere ihtiyatlı olmayı emretmiştir.

Gerçi âyet, savaş seferinden söz etmekle beraber diğer seferlerde de namaz kısa yani ilk farz kılındığı hali üzere kılınır. Ancak bu seferin uzunluğu üzerinde hayli görüş ayrılıkları vardır: Kimi, âyetin zâhirine göre mesafe söz konusu olmadan, kısa, uzun her türlü yolculukta namazın kısa kılınabileceğini, kimi üç mil yahut üç fersahlık (Kurtubî, el-Câmi': 5/355-356) kimi bir günlük, kimi iki günlük, kimi üç günlük mesafeyi, sefer mesafesi kabul etmiştir. Kimine göre de yaya ya da deve yürüyüşüyle üç gün-üç gecelik mesafe gerekir. Esasen sefer mesafesini belirleyen açık bir hadîs yoktur. Rivayetler arasındaki ihtilâflar, bu çeşitli görüşlerin doğmasına neden olmuştur. En doğrusu, kendisine yolculuk denebilecek bir yere giden kişi, namazı kısa kılabilir, orucu da yiyebilir. Köyünün, kentinin evlerini geçmekle de seferîlik başlar (Hak Dini Kur'ân Dili: 2/1448).

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş