Kur’ân, neden Yahudilerden çok bahseder?
Salı, 03 Temmuz 2012 00:00

Kur’ân, neden Yahudilerden çok bahseder?

Allahın selamı üzerinize olsun hocam... Sizin altı ciltlik Kur’ân-ı Kerim tefsirinizi okuyorum. Birinci ciltte Bakara suresi geniş açıklamalarında Kur’ân-ı Kerimi inkâr edenlerin Yahudiler olduğu söyleniyor. Sebebinin de Hz. Musa’dan sonra gelecek olan peygamberin kendi içlerinden çıkacağı, böyle olmayınca da kıskançlıklarından ve kendi toplumlarının küçüldüğünü düşünerek kabullenmedikleri anlatılıyor... Bakara suresinde kitap sahibi olanlar ya da kitap ehli olanlar diye bahsedilenlerin Yahudiler olduğunu söylüyorsunuz. Biliyoruz ki o dönemde Hıristiyanlar da vardı, onlardan hiç bahsedilmiyor... Benim anlamak istediğim, Kur’ân-ı Kerimin indiği topraklarda müşrikler ve Yahudiler yaşıyorlardı da o yüzden mi onlardan daha çok bahsediliyor? Yoksa Hıristiyanlar, Yahudilere göre daha anlayışlı ve Kur’ân-ı Kerimi kabul eder bir tutum mu göstermişlerdir? Yine farklı surelerde yanlış düşünmüyorsam Hıristiyanların Yahudilere göre Müslümanlara daha yakın durdukları geçiyor... Ne dersiniz hocam, genel anlamda Yahudiler Hıristiyanlara göre Müslümanlığa daha mı uzaklar? Hayırlı günler. Hakan G.

Cevap: Yahudiler Medine ve civarında toplu olarak yaşıyorlardı. Ekonomik durum da onların elinde idi. İslâm ile Arap toplumu güçlü bir devlete doğru gelişip de ekonomik ve siyasi durumun aleyhlerine döndüğünü gören Yahudiler İslâm'a ve Müslümanlara yaman düşman oldular, Peygamberimize de birkaç kez başarısız suikast düzenlediler. Yahudilerin düşmanlığı dinlerinden değil, dünya tutkularından kaynaklanıyordu. Onun için Kur'ân onların dinini değil, dini yanlış uygulamalarını, dünyacılıklarını kınamaktadır. Medine'de Hıristiyanlar tek tük vardı, öyle siyasi ve ekonomik güçleri yoktu. Necran'da Hıristiyanlar vardı ama onlarla Müslümanların teması azdı. Onlar sadece Hicretin 9. yılında 70 kişilik bir hey'et halinde gelip Peygamber'in Mescidinde 20 gün kadar konuk oldular ve konuşmalar yaptılar, tartıştılar. Sonunda yine kendi dinlerinde kalmak üzere İslâm egemenliğini kabul edip gittiler. Özellikle bilgin Hıristiyanların İslâm'a karşı tutumu genelde olumlu olmuştur. Bu bakımdan Kur'ân onların tutumunu övmektedir:

"82- İnsanlar içerisinde, inananlara en yaman düşman olarak Yahûdîleri ve (Allah’a) ortak koşanları bulursun. İnananlara sevgice en yakınları da ‘Biz Hıristiyanlarız.’ diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar. 83- Elçi’ye indirilen(Kur’ân)ı dinledikleri zaman, tanıdıkları gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki: ‘Rabbimiz, inandık, bizi şâ­hid­lerle beraber yaz! 84- Biz, Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umarken neden Allah’a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?’ 85- Bu sözlerinden dolayı Allah onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler verdi. Güzel davrananların mükâfâtı işte budur!" (Maide: 82-85)

Yalnız din bakımından Yahudi dini, İslâm'a Hıristiyanlıktan daha yakındır. Tevrat'ın ve Kur'ân'ın temel hükümleri arasında büyük benzerlik vardır. Her iki din de tevhid açısından birbirine yakın mesajlar verir. Onun için Kur'ân, kendinden önceki Kitabı yani Musa Kitabını doğrular ve onu kendisinin doğruluğuna tanık gösterir. Ayrıntıyı "İslâm'da Güncel Tartışmalar" adlı eserimde açıklamıştım.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş