Sünnetle ilgili rivayet hakkında...
Çarşamba, 27 Haziran 2012 00:00
Sünnetle ilgili rivayet hakkında...

Sayın hocam, benim için önemli olan hakikaten böyle bir hadisin olup olmadığıdır. Çünkü böyle bir hadisin varlığına inanacak olursak (Müslümanlar Sünnete uyanlar ve uymayanlar) diye iki kısma ayrılacaktır. Bunun için de maksadım her gün Vatan gazetesinde yazılarını okuduğum, ayrıca kitaplarını 1985 yılından itibaren alıp takip ettiğim sizin gibi değerli bir din âlimi tarafından aydınlatılmaktı. Ancak oldukça kırıcı cevabınızda kullandığınız (Doğrulatmaya kalkmayın) cümlesinden anladığım kadarı ile hadis doğrudur. Teşekkür ederim. Osman O.

Cevap: Osman Bey, bazen çok yoğun oluyorum. Hele o şarlatandan söz edilince canım sıkılıyor, bu yüzden bazen kırıcı cevaplar da verebiliyorum. Sizi eğer kırdıysam özür dilerim. Sorduğunuz hadise gelince, doğrudur ama böyle yarım söylenirse yanlış anlaşılır. Hadisin öncesi var. Şöyle:

"Peygamberin bazı sahabileri gelip Peygamber'in eşlerine, Hz. Peygamber'in gizlide (özel olarak) yaptığı ibadetleri sordular ve kendi özel eylem ve ibadetlerini anlattılar. Kimi dedi ki: Ben evlenmem, kadınlara yaklaşmam. Kimi ben et yemem. Kimi ben döşek üzerinde uyumam. O sırada Peygamber (selam ona geldi, Allah'a hamd-ü senâ ettikten sonra buyurdu ki: Bazı kimselere ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyorlar? Ben geceleyin hem namaz kılarım, hem uyurum. Gündüzleri bazen oruç tutarım, bazen yerim. Kadınlarla de evlenirim (birleşirim). Kim benim sünnetimden (yani uygulamamdan) yüz çevirirse o benden değildir."

Bu sözüyle Peygamber dinin öyle dünyadan el etek çekmek olmayıp dengeli yaşam olduğunu anlatmıştır. Ama sözünü ettiğiniz kişi hadisi yarım anlatınca yanlış anlaşılmış olabilir.

Kaldı ki bu rivayetin de gerçek olup olmadığı kuşkuludur. Çünkü Peygamberimizin sağlığında bazı yabancı erkeklerin gelip Peygamber'in zevceleriyle konuşmaları, onlardan soru sormaları normal bir şey değildir, ayrıca Kur'ân'a aykırıdır. Çünkü Kur'ân: "Ey inananlar, (rastgele) Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak yemek için size izin verilir de girerseniz (erkenden gelip) yemeğin pişmesini beklemeyin. Çağrıldığınız zaman girin; yemeği yiyince dağılın, söze dalmayın. Çünkü bu (davranışınız) Peygamberi incitiyor, fakat o, (size bunu söylemekten) utanıyordu. Ama Allah, gerçek(i söylemek)ten utanmaz. Onlardan (yani Peygamber’in hanımlarından) bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allah’ın Elçisini incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle evlenmeniz asla olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük(bir günah)tır." (Ahzab: 53)

Bu açık âyet karşısında yabancı erkeklerin gelip Peygamber'in eşleriyle sohbet etmeleri mümkün değildir. Ama Peygamber'in vefatından sonra insanlar Peygamber’in eşlerinden, onun hayatı hakkında bazı şeyler sorup öğrenmişlerdir. Fakat Peygamber'in hayatında böyle bir şey söz konusu değildir.

Sünnet, Allah Resulünün yaşam tarzıdır. Hz. Ayşe'nin belirttiği üzere onun yaşam tarzı, Kur'ân kurallarıdır. "Onun ahlâkı Kur'ân'dır." Hz. Peygamber, Veda Hutbesinde "Ben size Allah'ın Kitabını bırakıyorum, ona sarıldığınız sürece sapıtmazsınız" buyurmuştur. Dört halife döneminde Kur'ân'dan ayrı, ikinci bir din kaynağı olarak Sünnet kullanılmazdı. Ama sonradan özellikle fırkacılar ve zahidler, daha sonra sufiler tarafından birçok uydurma söz, Peygamber'in sözüymüş gibi aktarılarak Kur'ân'ın sade ve kolay dini bozuldu, Kur'ân'ın buyrukları dışında eklenen birçok yasak, kolay dini zorlaştırıp dinin sadeliğini bozdu.

Bir kısmı doğru olmakla beraber, Peygamber’e pek çok yakıştırmayı da içeren bu hadis literatürünün biçimlendirdiği din sistemini olduğu gibi kabul edenlere Ehl-i Sünnet denildi. Bu sistemi olduğu gibi kabul etmeyip sadece Kur’ân’a bağlı kalanlar veya Sünnet ile yoluyla sabit olan kurallar dışına çıkanlar da Ehl-i bid’at (Bid’at ehli) nitelendirilerek çoğunluğu oluşturan İslâm Cemaatinin dışına atıldı. Yani daha hicretin 1-2’nci asırdan itibaren bu bölünmeler maalesef vücut buldu.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş