ÖMER HÜDÂYÎ BABA (1237-1321 H/1821-1905) -1- PDF 
Pazar, 20 Kasım 2022 00:00

ÖMER HÜDÂYÎ BABA (1237-1321 H/1821-1905) -1-

(...dünden devam)

Velîler dizisinin bize ulaşan son halkalarından, merhum hocamın hocası Harputlu Ömer Baba Hazretlerinin, hayatlarını sunmak istiyorum. Bu bilgiyi, bizzat o zatın dizinin dibinde yetişmiş olan hocamın kendi el yazısıyla kaleme aldığı “Ömer Hüdâyî” adlı eserden aktaracağım. Hocamın ifadelerinin sadeleştirilmiş biçimi şöyledir:

Hacı Ömer Baba, bin iki yüz otuz yedi (1237/1821) senesi başlarında Harput iline bağlı Hoğu yöresinde bulunan Mürü adlı köy ileri gelenlerinden Kaymaz zâde İbrahim Bey’in temiz belinden bu görünürler dünyasına ayak basmıştır.

Olgunluk yaşına varınca Kur’ân-i Kerîm’i okuyup hatmettikten sonra Peygamberimizden ve salihlerden gelen etkili duâlar ve Delâil-i Şerîf okumaya devam etmişler ve sonunda duydukları mânevî bir zevk ile ülkenin ileri gelen salih zatlarıyla görüşüp sohbetlerinde saçılan mânevî kıvılcımlar ile ünlü Şeyhimizin mutlu kalbindeki sevgi ve İlâhî aşk tutuşmuş, o kadar ileri varmış ki sonunda Şeyh Hazretleri müthiş bir aşk ateşi ile yanmaya başlamıştır. Oluşan ruhsal zevk kendilerini halsiz bırakarak olgunluğa eriştirmiştir.

Boyu orta, vücudu güçlü, endamı ölçülü, çok yiğit olup ata binmekteki ustalığı ve diğer durumları pek uygun olduğundan bin ikiyüz elli sekiz (1842) tarihlerinde Erzincan Askeri kıt’alarına girerek Kırk Serdarlar teşkilâtı sancaktarlığına seçilmiş ve bir süre bu hizmeti yerine getirmiştir.

Bir gece uykusunda üç mânevî kişi görünerek zâhir hizmetlerinin sona erdiğini, mânevî hizmetlerle görevlendirildiğini, bu mânâ yolunda Tanrısal feyizlere ereceği gibi nice nice Allah âşıklarına kılavuz olup mâna yolunda yürümelerine, böylece feyzinin dünyaya yayılacağına emir ve işaret ederek gözden kaybolmuşlardır.  

Uykudan uyanınca şerefli kalbinde gönül yakan bir ateş bulunduğu ve uykusunda kendisine emreden ve müjde veren mânevî kişilerin hayalleri gözünün önünde canlanmakta ve nasıl hareket edeceğini kestiremediği için derdine bir çare bulamadığından kâmil bir mürşide teslim olup ondan feyiz almaya karar verdi ama böyle kutsal bir zatı nerede bulacağını zihninde tasarlıyorken o sırada olgunluğunun feyzi Anadolu’nun dört tarafını aydınlatan büyük mürşid, büyük üstâd efendimiz ve sahibimiz Erzincanlı Terzi Muhammed Vehbi’nin yüzü şimşek gibi gözlerinin önünde canlanmış ve ansızın ona karşı içtenlikli bir sevgi kalbine düşmüş, bu yüzden fiziksel memurluktan istifa edip (Şeyh Hazretleriyle görüşmek üzere) yola düşmüştür.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş