DUALARI İLLE ARAPÇA SÖYLEMEK ŞART MI? (1) PDF 
Çarşamba, 24 Ağustos 2022 00:00

DUALARI İLLE ARAPÇA SÖYLEMEK ŞART MI? (1)

S.a Hocam namaz dışında dua ederken illa Arapça mı söylemeli insan? Peygamberimizin lisanından dualar var. Yatağa girerken, sabah kalkarken olan duaları kendi dilimde söylesem olmaz mı? 

Mesela: Beni öldürüp yeniden dirilten Allah’a hamdolsun. Bir de sabah namazında veya başka bir vakitte Ayetel-kürsi, İhlas, Felak Nas gibi sureleri kendi dilimde okusam olmaz mı? ...

Cevap: Makbul duâ bilinçli olarak yapılan duâdır. Yani duâ ede­nin, ne dediğini, Allah’tan ne istediğini bilerek yapılan dua makbuldür. Çünkü duâ kulun, bütün içtenliğiyle Yaratan’a yönelmesi, O’ndan dile­ğini istemesidir. Anlamını bilmeden Arapça bazı kelimeleri tekrar et­mek asıl istene duâ değildir. Çünkü bilinçsiz, gaflet ile yapılan duâ Mevlâ’nın emrettiği duâ değildir.

Du‘âlar Türkçe okunmalıdır ki insanlar ne dediklerini, ne iste­diklerini bilsinler. Yüce Allah: “Ey inananlar sarhoş iken namaza yak­laşmayınız ki ne dediğinizi bilesiniz” (Nisâ: 43) âye­tiyle, sarhoş iken namaz kılmayı yasaklamış ve bunun hikmetini de açık­lamıştır: Tâ ki ne dediğinizi bilesiniz” Demek ki ibâdet, ancak bilinçli yapılırsa ibâdet­tir.

Şimdi ne dediğini bilmeden Arapça du‘âları tekrar etmenin an­lamı ve yararı nedir? Bunlar Allah’ın sözü, meleğin vahyi değil, insan­ların sözleridir. Başkasının, hiç anlamadığı sözlerini yinelemek yerine kişinin, gönlünden kopan du‘âları yapması elbette daha iyidir.

Yüce Allah bütün dilleri bilir. Arapça Allah’ın kendi dili değildir ki O’na kendi diliyle yalvaralım da bizim dilimizi anlasın. O, bütün dilleri bilir. Biraz önce yazdığımız âyet-i kerîme uyarınca Allah, bizim, ibâdet ederken ne dediğimizi bilmemizi istemiştir. Burada ilginç bir hikâye kaydedeceğim. Lise talebeliğim sırasında hocamız merhum Ömer Naîmî Efendigil’den dinledğimiz olay şudur:

Cumhuriyetten önce Harput’un Çarsancak adlı kasabası, dere­beylerin yönetiminde idi. İşte bu derebeylerden biri (galiba Mehmet Bey), Harput’un şair ve nüktedan âlimlerinden Nusret Efendi’ye gelir, kendisine, hiç kimsenin bilmediği etkili bir du‘â öğretmesini ister. Nus­ret Efendi de ona şu du‘âyı öğretir: “Allahummec‘alnî dubben kebîran fî cebelin ‘azîm”

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş