TASAVVUFUN ANA KONULARI (27) PDF 
Salı, 09 Ağustos 2022 00:00

TASAVVUFUN ANA KONULARI (27)

(...dünden devam)

İnsan, kabrinde böyle bir cennet veya cehennem hayâtı yaşayacağına göre herhalde bedeniyle yaşamayacaktır. Beden ölmüştür, hattâ dağılmış, aslı olan toprağa dönüşmüştür. Kıyâmete kadar lâyik olduğu hayatı yaşayacak olan ruhtur.

O halde ruhun ezelî olduğu kabul edilemeyeceği gibi bedenle beraber öleceği görüşü de kabul edilemez. Vâkı'a Sûresinin 83-95’nci âyetlerinden, ölen kişinin cânının Allah'a gideceği, iyi rûhun cennete, kötü rûhun, cehenneme gireceği anlaşılmaktadır. En doğrusu Vasıtî'nin dediği gibi ruh, Allah'ın lâtif bir yaratığıdır. Bedenden sonra yaşar, kıyamette cesetlere girerek haşrolunur.

Ruhun dereceleri:

Ruhun madde ile birleşmesi sonunda meydana gelen derecelenmenin ilk kademesine nefs adı verilir. İlk mutasavvıflar, insan ruhuna beş tekâmül aşaması tanımışlardır. Bunlar, aşağıdan yukarıya doğru: Tab', nefs, kalb, sır, ruh’tur. Kuşeyrî, sırrı ruhun üstüne koyar (R. Hartman, Sülemî'nin Risâletu'l-Melâmetiyyesi, s. 284).

Hakikatte nefs de ruh demektir. Fakat sufîler, nefs deyince ruhun alt kademesini anlarlar. Üste doğru gidilince nefs sâfiyyet kazanır. Bunun için sufîler, derecelere ayırdıkları nefs’in her derecesini sülûkte bir makam saymışlardır. Ancak bu ayırım da ufak tefek farklar gösterir. Sülemî, nefsi üçe ayırmıştır: Nefs-i emmâre, nefs-i levvâme. nefs-i mutmainne (Sülemî, Kitabu 'Uyubi'n-Nefsi va Mudâvâtuhâ, Köprülü, No. 1603, varak: 192a). Üçü de Kur'ân-ı Kerîm'de geçer: "Muhakkak nefis, kötülük emredicidir" (Yûsuf: 52), "Yoo, Nefs-i Levvâmeye yemin ederim" (Kıyâmet: 2), "Ey mutmainn nefis..." (Fecr : 27)

Mutasavvıflara göre nefs-i levvâme, nefs-i emmâre ile nefs-i mutmainne arasındadır. Nefs-i emmâre, beden doğasına eğilim duyan; hissî lezzet ve şehvetleri isteyen; kalbi süflî tarafa çeken nefistir. Yani insan bedeniyle karışmış olan, maddeye hayat veren, maddenin tesirinde olan nefistir. Nefs deyince bu anlaşılır. Bu, şirk kaynağıdır. Nefs-i levvâme, gaflet uykusundan uyandığı oranda kalb nuruyla nurlanan nefistir. Karanlık yaratılışı gereği kendisinden bir kötülük çıkınca kendini kınar ve kendisinden nefret eder. Nefs-i mutma­inne ise kalb nuruyla tamamen aydınlanmış, kötü sıfatlardan arınıp yüce ahlâk ile huylanmış olan nefistir (Âlûsî, Rûhu'l-Ma'ânî: 2/230, Bulâk. 1301).

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş