HASTAYA VE NAZARA KARŞI OKUNACAK DUÂ PDF 
Pazartesi, 09 Mayıs 2022 00:00

HASTAYA VE NAZARA KARŞI OKUNACAK DUÂ

Hz. Aişe şöyle diyor: "Peygamber (s.a.v.) sağ eliyle, âilesi bireylerinden rahatsız olan herhangi birini meshedip (elini sürüp) ona şöyle duâ ederdi:

" اَللّٰهُمَّ رَبَّ النَّاسِ مُذْهِبَ الْبَأْسِ ‌اشْفِ ‌أَنْتَ ‌الشَّافِي، لَا شِفَاءَ إِلَّا شِفَاؤُكَ، شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًاAllâhumme rabbe’n-nâsi muzhibe’l-be’s. İşfi, ente­'ş-şâ­fî. la şifâe illâ şifâuke, şifâen lâ yuğâdiru sekamâ (Allahım! Ey insanların Rabbi, sıkıntıları gideren! Şifâ ver; sen şifâ verensin. Senden başka şifâ veren yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak bir şifâ ihsân eyle)" (Buârî, Tıb, Rukyetu’n Nebiyy (s.a.v.))

Peygamber (s.a.v.) bir yerinin ağrıdığını söyleyen Osman ibni Ebi’l-Âs’a, sağ elini ağrıyan yerinin üstüne koyup yedi kere: "أَعُوذُ بِعِزَّةِ الله وَقُدْرَتِهِ مِنْ شَرِّ مَا أَجِدُ وَأُحَاذِرُ.Eûzu bi’izzetillâhi ve kudratihî min şerri mâ ecidu ve uhâziru (Hissettiğim ağrıdan yüce Allah’ın izzet ve kudretine sığı­nırım)." demesini emretmiş, Pey­gamber’in dediğini yapan Osman, ağrıdan kurtulmuştur." (Muvatta’, el-Câmi, Bâbu’t-Te‘avvuzu ve’r-rukyeh)

Hz. Âişe’nin rivayetine göre Peygamber (s.a.v.), hastaya şöyle de duâ ederdi: "بِسْمِ الله تُرْبَةُ أَرْضِنَا بِرِيقَةِ بَعْضِنَا، يُشْفٰى سَقِيمُنَا بِإذْنِ رَبِّنَا.Bismillâh, tur­betu ardınâ, bi-rîkati ba‘dınâ, yuşfâ sekîmunâ, bi-izni rab­binâ(Allah’ın adıyla, arzımızın toprağı, birimizin efsunuyla (okumasıyla) Allah’ın izniyle hastamız şifâ bulur)." (Buârî, Tıb, Rukyetu’n-Nebiyy (s.a.v.))

Nazar değmemesi için, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e şöyle duâ ederdi: "أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ الله التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ.Eûzu bikelimâtillâhi’t-tâmmeti min kulli şeytânin ve hâm­metin ve min kulli aynin lâmmeh (Her türlü şeytandan, zararlı şeylerden ve kem gözlerden bütün kelimeleri yüzüsuyu hürmetine, Allah’a sığınırım."(Buḥârî, Bed‘u’l-Halk, Bâbu mâ-yeziffûne’n-neslân fi’l-meşy)

Peygamber (s.a.v.), sıkıntı zamanlarında şöyle duâ ederdi: لاَ إلٰهَ إلاَّ الله الْعَظِيمُ الْحلِيمُ لاَ إلٰهَ إلاَّ الله رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ. لاَ إلٰهَ إلاَّ الله رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَاْلأَرْضِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْكرِيمِ.Lâ ilâhe illallâ­hu’l-azî­mu’l-ha­lîm, lâ ilâhe illallâhu rabbu’l-‘arşi’l-azîm, lâ ilâhe il­lallâhu rabbu’s-semâvâti ve’l-ardı ve rabbu’l-‘arşi­’l­kerîm (Büyük, halîm Allah’tan başka tanrı yoktur. Büyük Arş’ın sahibi Allah’tan başka tanrı yoktur. Göklerin, yerin ve Kerîm Arş’ın Rabbi Allah’tan başka tanrı yoktur)." (Buhârî, Da’avât, 27 Tirmizî, Da’avât, 40)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş