BAYRAM MESAJI (3) PDF 
Çarşamba, 04 Mayıs 2022 00:00

BAYRAM MESAJI (3)

(...dünden devam)

Peygamber hanımlarına uyarı

Devlet kurmuş olan Peygamberimiz, asla kendi çıkarını düşünmemiş ve hasır üzerinde uyumuş, hanımlarının süs refah isteklerine boyun eğmemiş, bu yüzden evinin üstündeki odacığa çekilip ibadete odaklanmıştır.

“28- Ey peygamber! Eşlerine söyle: ‘Eğer siz, dünyâ hayâtını ve süsünü istiyorsanız, gelin size müt'a (boşanma bedeli) vereyim ve sizi güzellikle salayım. 29- Eğer siz, Allâh'ı, Elçisi’ni ve âhiret yurdunu isti­yorsanız, (biliniz ki) Allah, sizden güzel hareket edenlere büyük bir mükâfât hazırlamıştır." (Ahzâb: 28-29)

Hanımlarının dünyâlık, refâh, süs istemelerinden ve birbirlerini kıskanmalarından ötürü baş gösteren huzursuzluktan sıkılan Peygamber (s.a.v.) bir ay onlardan ayrılıp üst kattaki bir odacıkta ibadete yoğunlaşmıştı.

Bilindiği üzere Hz. Ebubekir’in kızı Ayşe de, Hz. Ömer’in kızı Hafsa da Peygam­ber’le evli idiler. Peygamber’in, hanımları tarafından rahatsız edilmesi, bu iki zâtı ötekilerden daha çok üzüyordu. Bundan dolayı her ikisi de Peygamber’i ziyâret edip bu konuda onu tesellî etmeğe çalıştılar.

Birkaç kez başvurudan sonra izin alıp içeriye gören Ömer olayı şöyle anlatmış:

“Kapının eşiğinde oturmuş, ayaklarını da merdivenden aşağı salmış olan kara oğlanın (kölenin) yanına geldim. Köleye Ömer için izin almasını söyledim. içeri girdi, çıktı:

— Kendisine söyledim, sesini çıkarmadı, dedi.

Gittim, minbere vardım. Minberin yanında bir cemaat toplanmıştı. Bazıları ağlıyordu. Biraz oturdum, sonra içimdeki görüşme arzusu beni yendi.

Ancak üçüncü başvurusunda Peygamber’in oda kapısında bekleyen köle, Ömer’e:

— Gir, sana izin verildi, demiştir.

İçeri girdim, Allah'ın Elçisi’ne selâm verdim, kendisi hurmadan yapılmış bir hasıra dayanmış, hasır böğründe iz yapmıştı. Altında hasırdan başka bir şey yoktu. Başının altında da içi hurma lifi ile doldurulmuş deri bir yastık vardı.

— Ey Allah'ın Elçisi, dedim, kadınlarını boşadın mı? Bu kadınların durumu neden seni üzüyor ki? Eğer onları boşadıysan Allah, melekleri, Cibrîl, ben ve Ebubekir ve bütün mü'minler seninle beraberdir.

Allah'ın Elçisi (s.a.v.) başını kaldırdı:

— Hayır, dedi.

— Allâhu ekber, dedim, ey Allah'ın Elçisi, bizim halimize bak, biz – Kureyşliler – kadınlarımıza sözümüzü geçirirdik. Medine'ye geldik, kadınlarının sözüyle hareket eden bir toplum gördük. Bizim kadınlarımız da onlardan öğrenmeğe başladılar. Bir gün karıma kızmış­tım, baktım ki o da sözlerime karşılık veriyor. Bu davranışı hoşuma gitmedi.

— Sen benim sana karşılık vermemi kötümseyemezsin. Vallâhi Peygamber (s.a.v.)’in eşleri kendisine karşılık veriyorlar. Hattâ kimi sabahtan akşama kadar onunla konuşmuyor, dedi. Ben de:

— Öyle yapan perişan olur! Onlar, Allah'ın Elçisi kendilerine kızınca Allah'ın da kendilerine kızmayacağından emin midirler? Allah'ın kızdığı kimse de helâk olmuştur, dedim.

Allah'ın Elçisi güldü.

— Ey Allah'ın Elçisi, dedim, Hafsa'nın yanına gittim, "Senden güzel ve Allah Elçisi’nin senden daha çok sevdiği o ortağının (Ayşe’nin) davranışı seni aldatmasın!" dedim.

Allah'ın Elçisi yine güldü. Konuştum, nihayet yüzünden kızgınlık gitti, güldü, açıldı.

— Ey Allah'ın Elçisi, biraz seninle sohbet edeyim mi? dedim.

— Evet, dedi.

Oturdum, gözümü kaldırdım, eve baktım, gözüm şu üç şeyden başka bir şey görmedi: Deri bir kırba, birazcık arpa ve odanın kenarında (yahut ayaklarının ucunda) bir miktar selem yaprağı. Gözlerim yaşardı.

— Hattâb oğlu, niçin ağlıyorsun? dedi.

— Nasıl ağlamayayım, şu hasır senin böğründe iz yapmış, hazinelerin varken yanında şunlardan başka bir şey görmüyorum. Kisrâ ve Kayser ırmakların kenarında, meyveler içinde yaşıyor, sen Allah'ın Elçisi ve seçkini (böyle yaşıyorsun)! Allah'a duâ et de ümmetinin yaşamını genişletsin. Allah'a tapmadıkları halde Allah Fârise ve Ruma bol bol vermiş.

Doğruldu:

— Sen kuşkuda mısın ey Hattâb oğlu, onlar ni’metleri kendilerine dünyâda verilmiş bir kavimdir, dedi.

— Ey Allah'ın Elçisi, benim için Allah'tan af dile, dedim.

Sonra Ömer, izin alıp Mescide gelmiş ve Mescidin kapısında avaz avaz bağırarak Allah'ın Elçisi’nin, eşlerini boşamadığını duyurmuştur.” (Müslim, Talâk, bâb; 5, hadis: 31, 34; Ahkâmi'l-Kur'ân: 3/1507-1510)

İşte bu olaylar üzerine tahyîr âyeti, yani Peygamber hanımlarını ya dünyayı, ya da Allah'ı ve Elçisi’ni seçmeleri hususunda serbest bırakan âyet inmiştir. Onlar da Allah’ı ve Elçisini seçip dünya isteklerinden vazgeçmişlerdir.

Huzur, diğerkâmlık, güzel ahlak İslâm’dadır

İslâm’ı gerçek kaynağından öğrenen ve İslâm’ı gerçek anlamıyla yaşayanların güzel ahlakını gören birçok Avrupalı yanında daha bir hafta önce Almanya’ya sığınan 47 yaşındaki Ukraynalı bir kadın da Müslüman olmuş ve İmamın önünde şehadet getirirken hüngür hüngür ağlayıp sevinç ve huzur göz yaşları dökmüştür.

Avrupa’da esas itibariyle Hıristiyanlık bitmiş, sadece bir kültür kalmıştır. Eğer biz İslâm’a göre yaşarsak, İslâm güneşi cihanı aydınlatacaktır.

Tekrar bayramınız mübarek olsun, gönlünüz İslâm’ın feyziyle dolsun.

***

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş