Seta

“AKLIN VE VAHYİN TERK EDİLMESİ” (13)

(...dünden devam)

Kur’ân’da ilme ve ilmin temel aracı olan yazıya dikkat çeker ve bunu âyetlerle delil­lendirir. Okumanın Kur’ân’a göre anlam ve önemini etraflıca açıklar.

İnsanların kendi ana dillerinde vahyi okuyup anlamalarına, din ve Allah adına otorite koyarak zorluk çıkarıp engel olan zihniyetin, insanların hızla vahiyden uzaklaşmasına sebebol­duğunu belirtir.

“Kur’an’ın ölenlerin arkasından ya da ölülerin ruhuna okunması gerektiğini söyleyen hiçbir Kur’an ayeti yoktur. Tam tersi, onunla bu hayattaki dirilerin uyarılması gerektiğini söyleyen bir kitap vardır elimizde: “Bu Kur’an Muhammed’e vahyedilmiştir) ki, diri olanları uyarsın .” (Yasin 70)

Yazar: “Kur’an, ölülerin değil dirilerin; hayatın ve hakikatin kitabıdır. O, bu dünyanın yaşam rehberidir, insana yapması ve yapmaması gerekenleri anlatan detaylı bir kullanma klavuzudur.”, “Vahiy, insanı Allah’a bağlayan tek ve en önemli bağdır.”, “İnsan vahye yakınlaştıkça Rabbi’ne yaklaşır; vahiyden uzaklaştıkça Rabbi’nden uzaklaşır.” şeklinde isabetli tespitler yapar.  

Sonra şu gerçeğe dikkat çeker: “Kur’an elbette bir bilim kitabı değildir, bilimin temel kuralları olan, formüller, deneyler ve ispatlarla uğraşmaz. O’nun amacı, akıl sahibi insana, aklın anlama ve kavrama gücünü kullandırmak suretiyle, doğru ve kesin bilgiye dayalı bir inanç ve hayat sistemi kurmak; böylelikle ona hayatı, hakikati ve hakikatin sahibi olan Hakk’ı tanıtmaktır.”

Bu cümleler bana 2007’de katıldığım Isfahan Kur’ân Konferansında son konuşmayı yapan büyük âlim Mazâhirî’inin şu sözlerini çağrıştırdı: “Kur’ân’da edep vardır ama Kur’ân bir ede­biyat kitabı değildir. Kur’ân’da bilim vardır ama Kur’ân bir bilim kitabı değildir. Kur’ân’da tıp vardır ama Kur’ân bir tıp kitabı değildir. Kur’ân’da felsefe vardır ama Kur’ân bir felsefe kitabı değil­dir. Kur’ân’da tarih vardır ama Kur’ân bir tarih kitabı değildir. Kur’ân’da ahlâk vardır ama Kur’ân bir ahlâk kitabı da değildir. Kur’ân, hayatın her safhasında insanlığa rehber olarak gönderilmiş Allah kelâmıdır, insanlığın ebedî yol göstericisidir, sönmez ışığıdır…”

Dr. Aktoz şöyle isabetli bir tespit de yapıyor:

“Yüksek eğitimliler okumadıklarını inkâr ediyor; düşük eğitimliler de okumadığına iman ediyor.”

(devamı yarın..)