Ehl-i Beyt
Mayıs - 2012

Ehl-i Beyt

Sayın Hocam, Allah sizden her zaman razı olsun. Gözümden kaçmış bu konuda ( Gadir-i Hum) yazdıklarınızı, bulup hemen okudum. Bir rivayete göre Hz. Muhammed, Hz. Ali'nin, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in şehit edileceğini biliyormuş. Gaybı Allah’tan başkası bilemeyeceğine göre bu rivayet ne derecede doğrudur?

Sayın Hocam ikinci soruma gelince; Ehl-i Beyt'e sahip çıkılmasını isteyen yüce Peygamberin buyruğuna karşın Muaviye’nin, Yezid'in yaptıklarına neden inanan İslam camiası karşı çıkmamıştır? Neden insanlar bu insanları şehit etmişlerdir, hiç mi düşünmemişler, hiç mi bilmemişler, hiç mi inanmamışlar Hocam?

Üçüncü soruma gelince; Mekke fethedilince başka çaresi kalmayıp Müslüman olan Ebu Süfyan'a karşı Hz. Muhammed’in tavrı ve davranışı nasıl olmuştur? Saygılarımla.

Cevap: Muaviye ile Ali arasında geçen olaylar, siyasi olaylardır, dini olaylar değil. Peki, bugün mevcut iktidara başkaldıran bir grup veya kişiler kendi hallerine bırakılır mı? Bunlar haklı da olsalar, iktidar, mevkilerini başkaldıranlara teslim etmez. Hz. Hüseyin olayı da işte böyle siyasi bir olaydır. Ötekiler iktidarı ele almış, ellerinde ordu var. Kufeliler, iktidara karşı koymak için Hz. Hüseyin'i Kûfe'ye çağırıyorlar. Medine’de bulunan Hüseyin de onların çağrısı üzerine onların başına geçip zalim iktidara karşı savaşmak üzere yola çıkıyor. Ama iktidar sahipleri durumdan haberdar olunca Hüseyin'in önü kesiliyor ve Kûfelilere ulaşmasına imkân verilmeyip şehid ediliyor. Dini açıdan düşünülünce Hüseyin haklıdır ama uyguladığı taktik, siyaset bakımından tedbirli ve ihtiyatlı bir taktik midir? O konuda düşünmek gerek. Hüseyin'e engel olan iktidar sahipleri de tamamen dinsiz insanlar değillerdir. Onlar da İslam’ın şartlarını yerine getiriyorlardı ama hangi iktidar, kendisine başkaldıranlara idareyi teslim eder ki?

Ebusüfyan'ın kılıç korsusuyla müslüman olmasına gelince, biz bu konuda hüküm verecek durumda değiliz. Bağnazca hareket etmek doğru değildir. Peygamberimiz Mekke'nin fethinde Ebusüfyan'a iltifat etmiş, onun evine girenlerin güven içinde olacaklarını bildirmiş, yani ona paye vermiştir.

Şunu da bilmenizde yarar vardır: Ebusüfyan Peygamberimizin kayınbabasıdır. Kızı Ümmü Habibe, Peygamberimizin zevceleri arasında idi. Bu bir. Daha önemlisi de Ebu Süfyan, Peygamberimizin amcazadesidir. Çünkü Ebusüfyan, Peygamberimizin büyük dedesi Haşim'in kardeşi Ümeyye'nin torunudur. Yani Ebusüfyan’ın dedesi Ümeyye, Peygamberimizin büyük dedesi Hâşimin kardeşi idi. Aralarında ihtilaf çıktı, halkın isteği üzerine Haşim başkan oldu, Ümeyye de Şam'a sürgün gitmek zorunda kaldı. Onun neslinden gelenlere Umevîler, Hâşim soyundan gelenlere de Hâşimîler dendi.

Hz. Peygamber’in, Hz. Ali’nin ve Hasan’la Hüseyin’in şehid edileceğini bildiği savına gelince, boş, tutarsız bir savdır, Kur’ân’a aykırıdır. Ama bu tür Şîî uydurmaları ve aşırı sûfî iddiaları bazı hurafi kitaplara yerleşmiştir. Bizim imanımız Kur’ân çerçevesinde olmalıdır. O da şudur: “De ki göklerde ve yerde Allah’tan başka hiç kimse gaybı (geleceği, gizliyi) bilmez.!”

Meselenin aslı bu iken müslümanları öyle gelişigüzel dinsizlikle suçlamanın ne anlamı, ne de yararı vardır. Bağnazlık çok kötü bir şeydir.

Umevîler (Emevîler) de İslâm'a hizmet etmişlerdir. Onlardan bir kesimin Endülüs'te kurdukları Emevî devleti, 8 asır İspanya'da İslâmı hakim kılmış ve bunlar vasıtasiyle bilim Avrupa'ya yayılmıştır. Bugünkü Avrupa bilimi, işte Endülüs Emevilerinin medreselerinde okuyan bilim adamları tarafından Avrupa'ya taşınmıştır. Tarihi, tarihin şartları içinde yansız olarak değerlendirmek gerekir. Bağnazlık çözüm getirmez, düşmanlık getirir.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş