ŞAFH (2) PDF 
Çarşamba, 08 Aralık 2021 00:00

ŞAFH (2)

(...dünden devam)

Hz. Peygamber’in hoşgörüsü ve yüksek ahlâkı:

"Allah’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılıp giderlerdi. Öyleyse onlar(ın kusurların)dan geç, onlar için mağfiret dile. İşini onlara danış, karar verince de Allah’a dayan; çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri sever." (Âl-i İmrân: 159)

Hz. Muhammed’in acımasını, şefkatini, kibarlık ve nezaketini özetleyen bu âyet, kabalık ve katılığın, insanda dâvete karşı tepki ve ürküntü uyandıracağını; insanları iteceğini belirtmekte; insanların hatâdan tamamen uzak olamayacağına da işâret ederek kusuru olanları affetmesini, insanlara hoşgörülü olmasını Elçi’ye emretmektedir. Hakk’a çağrı görevini üstlenenlerin, Hz. Muhammed’i örnek alarak daima yumuşak huylu, hoşgörülü olmaları, kabalık ve katılıktan kaçınmaları gerekir. Enes (r.a.) diyor ki:

“Ben Peygamber’e on yıl hizmet ettim. Ne beni dövdü ne yaptığım bir dünyâ işi için ‘Neden böyle yaptın?’, veya yapmadığım (ihmal ettiğim) bir dünyâ işi için ‘Neden yapmadın?’ dedi. Dul kadınları şefkatli bir koca, yetîmleri de merhametli bir baba gibi korurdu.” (Serrâc, el-Luma‘ fî’t-Tasavvuf, s. 134-140)

"Onları affet, aldırma, çünkü Allah güzel davrananları sever." (Mâide: 13) âyetinde de Peygamber’in şahsında her insana, özellikle lidere, insanları affetmesi, hoşgörülü olması emredilmektedir.

Eşlere ve çocuklara karşı hoşgörü:

“Ey inananlar, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bâzıları size düşmandır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoşgörür, bağışlarsanız muhakkak ki Allah da bağışlayandır, esirgeyendir (O da sizi bağışlar).” (Teğâbün: 14-15)

Bu âyetlerde, eşleri veya çoluk çocukları yüzünden iyi işlerden geri kalan kimselere, kendilerini Allah’a itâatten alıkoyan bâzı eş ve çocuklarından sakınmaları emredilmektedir. Burada dikkat edilecek bir husus vardır: “مِنْ” harfi, bâzı anlamındadır. Yani eşlerin ve çocukların hepsinin değil, bâzılarının insana düşman olduğu bildirilmektedir. Gerçekten bilerek veya bilmeyerek kocasına çok kötülük eden, onun üstüne dost tutan, hattâ dostuyla birlik olup kocasını öldüren kadınlar vardır. Çocuklardan da öylesi var ki babasının yolundan ayrılır, onu üzer, onun malını kötü yollarda harcar, hattâ onu döver, kapı dışarı eder. İşte bunlar insana düşman olan çoluk çocuktur. Kişi kendisine dikkat etmeli, yolunda olmayan kadın ve çocuklarının kötülüklerinden sakınmalıdır.

Aynı şekilde karısına kötülük ve zulmeden kocalar da vardır. Fakat âile reisi koca olduğu ve çocukların durumundan baba sorumlu bulunduğu için âyette hitap babalara yapılmıştır. İnsan karısının ve çocuklarının hareketlerine dikkat etmelidir ama onlardan bütün bütün de uzaklaşmamalıdır. Onların dine zarar vermeyecek hatâlarını affetmelidir. Aksi takdîrde âilede dirlik ve düzenlik kalmaz. İşte yüce Allah, âyetin sonunda bu noktayı vurgulamak için: “Eğer affeder, hoşgörür, bağışlarsanız, Allah da bağışlayan, esirgeyendir, affedenleri affeder” buyurmaktadır.

***

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş