ÜMNİYYE VE EMÂNİYY’NİN ANLAMI (2) PDF 
Çarşamba, 13 Ekim 2021 00:00

ÜMNİYYE VE EMÂNİYY’NİN ANLAMI (2)

(...dünden devam)

İbn Abbâs'tan, temennîve ümniyye kelimelerinin, yalan sözleri oku­ma anlamına geldiği de rivâyet edilmiştir. Hz. Osman: "ما تمنيتُ منذ أسلمتُ: Müslüman olduğumdan beri hiç yalan söylemedim" demiştir (Kurtubî, el-Câmi‘: 2/6; Fethu'l-Kadîr: 1/104).

قُلْ اِنْ كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ اْلآخِرَةُ عِنْدَ اللهِ خَالِصَةً مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (٩٤) وَلَنْ يَتَمَنَّوْهُ اَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ اَيْدِيهِمْ وَاللهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ (٩٥):94- De ki: ‘Eğer gerçekten Allah katında âhiret yurdu kimsenin değil, yalnız sizin ise, sözünüzde doğru iseniz, ölümü temennî ediniz.’ 95- Fakat ellerinin yapıp öne sürdüğü işlerden dolayı asla ölümü temenî etmezler. Allah zâlimleri bilir.”(Bakara: 94-95),

"لَيْسَ بِاَمَانِيِّكُمْ وَلَآ اَمَانِيِّ اَهْلِ الْكِتَابِ مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ وَلَا يَجِدْ لَهُ مِنْ دُونِ اللهِ وَلِيّاً وَلَا نَصِيرًا(١٢٣) وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُولَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّتَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَقِيرًا (١٢٤): 123- İş, ne sizin ümniyyelerinizle, ne de Kitap ehlinin ümniyyeleriyle olur. Kötülük yapan onunla cezalandırılır ve kendisine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamaz. 124- Erkek veya kadından inanarak güzel işler yapanlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar."(Nisâ: 123-124)

Bu âyetler, insan egoizminden doğmuş tüm tekelci iddiâları redde­dip, dünyanın her yanında bulunan bütün insanlara istikbal umudu vermekte, Kur'ân'ın evrensel mesajını duyurmaktadır ki o da şudur:

Tevhîd dininin özü herhangi bir dine veya topluma kuru kuruya bağlı olmak değil, Allah'a içtenlikle ve şirksiz olarak inanmak, âhireti kesinlikle kabul etmek ve sadece Allah'a tapıp güzel, doğru, dürüst işler yapmaktır. Allah'a gönülden bağlı, âhirete inanan, Allah'a kulluk edip insanlara iyilik eden, hep yararlı, dürüst işler yapan içi dışı bir her Tanrı kulu, dünyanın neresinde olursa olsun ve görünürde hangi dine bağlı bulunursa bulunsun, bu tevhîd özüne içtenlikle bağlı kaldığı sürece Allah'a teslîm olmuş, cennetlik bir kuldur. Yahûdî ve Hıristiyanların tekelci savlarını reddeden Kur'ân, insanlığın önüne bu geniş ufku açıyor: "بَلَى مَنْ اَسْلَمَ وَجْهَهُ للهِ وَهُوَمُحْسِنٌ فَلَهُ اَجْرُهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَلَاخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَاهُمْ يَحْزَنُونَ: Hayır, her kim işini güzel yaparak özünü Allah'a teslîm ederse, onun mükâfâtı Rabbinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir."(Bakara: 112)

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş