HAKKI VE SABRI TAVSİYE (9) PDF 
Perşembe, 09 Eylül 2021 00:00

HAKKI VE SABRI TAVSİYE (9)

(...dünden devam)

“30- Başınıza gelen herhangi bir musîbet kendi ellerinizin yaptığı (işler) yüzündendir. (Allah, hatâlarınızın) birçoğunu da affeder. 31- Siz, yeryüzünde O(nun cezâsı)na engel olamazsınız. Sizin Allah'tan başka ne bir velîniz, ne de bir yardımcınız vardır.” (Şûrâ: 30-31)

Bu âyetlerde insanların başlarına gelen hastalık, belâ gibi şeylerin kendi hatâları yüzünden olduğu, Allah’ın, birçok günâhı da affedip cezâlandırmadığı, fakat Allah ceza vermek dilerse hiç kimsenin O’nun cezâsına engel olamayacağı ve Allah’ın cezalandıracağı insanları kimsenin kurtaramayacağı vurgulanıyor. Nahl: 61. âyette de: Eğer Allah, insanları, yaptıkları (her) haksızlıkla cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Fakat onları takdîr edilen bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zaman da bir sâ‘at dahi ne geri kalırlar, ne de ileri geçerler (derhal mahvolup giderler).” buyurulmaktadır. Hz. Peygamber’in de şöyle buyurduğu rivâyet edilir: “Nefsimi elinde bulunduran Allah’a andolsun ki kula erişen hiçbir yorgunluk, ağrı, tasa yoktur ki Allah onunla kulun hatâlarından birini affetmesin. Hattâ kula batan bir diken dahi günâhına keffârettir.” (Buhârî, Mardâ: 1; Müslim, Birr: 52; Tirmizî, Cenâiz: 1; İbn Hanbel, Müsned: 2/203-235)

Başka bir hadîs de şöyledir: “Mü’minin vücuduna ârız olup kendisini rahatsız eden her şey mutlaka günâhlarından birine keffârettir.” (İbn Hanbel, Müsned: 4/98, 6/66; Feydu’l-Kadîr: 5/483), Diğer bir rivâyet de şöyledir:“Müslümana erişen hiçbir yorgunluk, ağrı, tasa, üzüntü, eziyet, keder ve ayağına batan bir diken yoktur ki Allah, onun sebebiyle Müslümanın günâhlarından bir kısmını affetmiş olmasın!” (Buhârî, Tıbb: 1)

Birçok belâ ve âfet insanların hatalarının sonucudur

Bu âyetler ve hadîsler insanların başlarına gelen birçok hastalık, âfet ve belânın kendi hatâları yüzünden olduğunu ifade eder. Gerçekten öyledir. Meselâ beden ve çevre temizliğine dikkat edilmezse hastalık mikropları ürer. İnsanlar hasta olur, kendi kusurlarının cezâsını çekerler. Deprem kuşaklarında oturanlar, evlerini oranın şartlarına uygun biçimde yapmazlarsa doğal olan depremin sonucunda çok can ve mal kaybına uğrarlar. Son zamanlarda Karadeniz sahilinde Kastamonu, Ordu ve Rize’de vuku bulan âfetler sonucu birçok evi sel götürdü, birçok can ve mal telef oldu. Bu kayıpların ana sebebi dere kenarlarındaki yapılaşmalardır. Buralarda apartmanlar, dükkânlar yapılmasına nasıl ruhsat verilmiştir? Bu ruhsatları verenler ve bu yapıları yapanlar bir gün bir tufanla karşılaşa bileceklerini hiç düşünmediler mi?

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş