İBRAHİM SURESİ 40. ÂYET (1) PDF 
Perşembe, 19 Ağustos 2021 00:00

İBRAHİM SURESİ 40. ÂYET (1)

Saygıdeğer Hocam, C. Mevla'nın selâmı üzerinize olsun !

Peşinen, şimdiye kadar gerek kendi sorduğum, gerekse arkadaşlarımızın sorduklarına verdiğiniz cevaplarla, sizden öğrendiklerimizin teşekkürünü arz etmeyi görev sayıyorum.

Değerli Hocam, İbrahim Suresi'nin 40’ncı ayetini, o güzel duayı soracağım bu defa. Burada "beni ve zürriyetimi namazı kılanlardan eyle" dileği, her müminin de, benim de C. Hakk'a can-ü gönülden arz ettiğimiz bir dua. Ama önce kendiminkiler olmak üzere; evlâtlarda ve torunlarda bu konudaki duyarsızlık da kalbimizde bir sızı... Muhakkak ki burada dua edenin  vasfı, takvâsı ve ihlâsı önem arz ediyor (diye öncelikle kendi nefsimi kınıyorum). Bunu neden arz ettim? Çünkü sorumla bir ilişkisi var gibi hissettim.

Kur'an ve meali konusunda elimdeki (altı-yedi adet var) meal ve tefsir özetlerini, mutlaka her gün sabah namazından sonra ders gibi ele alırım. Bu gaye ve bu gayret, ilk sizin (ki C. Rahmân sizden razı olsun) 1988 de yayınlanan altı ciltlik Kur'ân-ı Kerîm Tefsîri elime geçince başladı. 

Efendim, az önce sözünü ettiğim Hz. İbrahim'in bu duasını içeren ayeti (14/40) siz, "Rabbim, beni ve zürriyetimden bir kısmını namazı kılan yap; Rabbimiz, duâmı kabul buyur!" diye anlamlandırmışsınız. Burada "zürriyetimi" değil de, "zürriyetimden bir kısmını" farklılığını görünce; elimdeki meallerin tümünde, aynı ayeti inceledim. Sadece merhum Y. Nuri Öztürk de sizin gibi,"... soyumdan bir kısmını da" diye anlamlandırmış. Benim elimde olmayanlar içinde de var mıdır bilmiyorum.

Daha önceki soru mesajlarımda da arz ettiğim gibi, siz, benim için şu anda yaşayan din bilimcileri içinde en üsttesiniz. Dolayısıyla sizin bu konudaki farklı yaklaşımınızı öğrenmek istedim. Hürmetlerimle efendim, vesselâm...

Cevap: İltifatınız için teşekkür ederim. İbrahim Suresi 40. âyette neden zürriyyetimden bir kısmını şeklinde yorum yaptığıma gelince, Hz. İbrahim, oğlu İsmail ile annesi Hacer'i getirip Mekke'ye yerleştirmiş ve büyüyen oğlu ile birlikte Ka'be'yi yaparken veya yaptıktan sonra böyle dua etmiştir. Arapçada min edatı (bazı, kimi, bir kısmı) anlamlarına gelir. İbrahim bu duasında kendisiyle beraber Mekke yöresinde bulunan oğlunu kastetmektedir. İsmail, Hz. İbrahim'in bütün zürriyeti değil, zürri­yetinin bir kısmıdır. İsmail'in Arap Cürhüm kabilesinden bir kısmıyla evlenmesiyle Arapların Kureyş Kabilesi türemiştir. İşte Hz. İbrahim, İsmail'den türeyecek neslinin de dinin özü olan tevhîde bağlı insanlar olmasını Cenabı Hak'tan niyaz etmiştir. 

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş