SÜREKLİ RIZIK ENDİŞESİ TAŞIMAK DOĞRU MU? (1) PDF 
Perşembe, 08 Temmuz 2021 00:00

SÜREKLİ RIZIK ENDİŞESİ TAŞIMAK DOĞRU MU? (1)

Selamün Aleyküm. Sürekli rızık endişesi taşıyorum. Müslüman rızık endişesi taşımalı mı? Allaha iman eden biri rızık endişesi taşımalı mı? Rabbimiz ne diyor? ...

Cevap: Rızık veren Allah'tır. İnsan Allah'ın takdir ettiği rızkı elde etmek için üstüne düşer görevi yapmalı, yani çalışmalıdır. Ama elinden gelen çabayı gösterdikten sonra rızık endişesi taşımak, Tavekkül ve tafvîd prensiplerine aykırıdır. Peygamberimiz. "Kişinin yediği en temiz ve helal rızkın, elinin emeği ve alnının teriyle kazandığı rızıktır" demiş ve çalışma görevini yaptıktan sonra rızıktan endişe edilmemesini, Allah'ır takdir ettiği rızkın mutlaka eline geçeceğini öğütlemiştir. 

Allah'a dayanmak, güvenmek, bir işin olmasını Allah'tan beklemek anlamına ge­len tevekkül, çalışmanın engeli değil, desteğidir. Âyet ve hadîslerden çıkan anlama göre dinin emrettiği tevekkül, çalışmayı bırakmak değil, işin ve rızkın sebeplerine yapıştık­tan sonra sonucu Allah'tan beklemektir. Tevekkül, kalbe ait bir iştir. Sebeplere yapış­mak ise bedensel iştir. Yüce Allah: "Yerin omuzlarında yürüyün, Allah'ın rızkından yi­yin.'" (Mülk: 77(67)/15) âyetiyle yeryüzünde dolaşıp rızkı aramayı emretmiştir. Düş­ma­na karşı tedbirli, ihtiyatlı olmayı da buyurmuş: "Ey inananlar, korunma tedbirinizi alın." (Nisâ: 98(4)/71"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihâd için bağlanıp beslenen atlar (savaş araçları) hazırlayın." (Enfal: 93(8)/60) gibi âyetleriyle de düşmana karşı ihtiyatlı, hazırlıklı olmayı, at, silâh ve diğer savaş araçları hazırlamayı emretmiştir. Eğer tevekkül çalışmayı bırakıp işin olmasını, rızkın gelmesini Allah'tan beklemek anlamına gelseydi, Hz. Peygamber ve sahâbîleri, İslâmın yayılması için o kadar uğraşlar vermez, eziyetlere, sıkıntılara katlanmazlardı. 

Hz. Ebubekir, Osman, Abdurrahmân ve Talha, ticaretle geçimlerini sağlarlardı. Ebubekir halife seçildiği günün ertesi, kumaşları sırtlayıp yine eski işini yapmaya giderken karşılaştığı Ömer ve Ebû Ubeyde, ona nereye gittiğini sorarlar. O da çarşıdaki işine gitmekte olduğunu söyler.  

– Sen müslümanların yönetim işini üstlendiğin halde ne yapıyorsun? derler.  

– O halde çocuklarımı nasıl besleyeceğim? der.  

Sonra sahâbîler, kendisine, âilesinin geçimini sağlayacak bir maaş bağlarlar (Kutu’l-kulûb: 2/33; Tefsîru’l-Kur’âni’l-hakîm: 4/213). Hz. Ebûbekir gibi bir sahâbî: "Otu­rayım, Allah rızkımı gönderir" dememiştir. Hz. Ömer de: "Biriniz, oturup da: ‘Allahım, beni rızk­lan­dır!’ diyerek, rızkı aramaktan geri durmasın. Bilirsiniz ki gök altın ve gü­müş yağdırmaz." demiştir (Tefsîru’l-Kur’âni’l-hakîm: 4/213).

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş