Rüyada ay görmenin anlamı nedir? *** Sabreden derviş muradına ermiş

Rüyada ay görmenin anlamı nedir?

Hayırlı günler hocam, kafama takılan bir soru soracağım size. İslamda ayın önemi nedir, bir değeri var mıdır, İslam’da temsil ettiği şey nedir, İslam alimlerince ayla ilgili yazılmış kitap var mıdır kaynak gösterebilir misiniz? Rüyamda devamlı ay görüyorum ve çok ciddi merak ediyorum. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok memnun olurum, şimdiden teşekkür ederim. Hocam bir de abimin bir sorusu olacak size: Sinema ile İslam yayılabilir mi bu dinen caiz midir? Berna Adıgüzel

Cevap: Ay ve güneş Allah'ın iki mu'cize yaratığıdır. Doğanın dengesini sağlar. Ayrıca rüyada ay görmek aydınlığa, iyiliğe işaret sayılır Ama ben rüya yorumcusu değilim, ay üzerinde de ayrıca incelemem yoktur.

Sinema ile İslâm elbette yayılabilir. Modern dünyada en etkili yayma araçlarından biri de sinemadır. Tarihi olaylar İslâm’ı sevdirecek biçimde filmlere aktarılır da sinemalarda ve tv.lerde gösterilirse İslam’ın yayılmasında çok büyük faydalar sağlar.

 

Sabreden derviş muradına ermiş

KARŞIMA KUL HAKKIYLA ÇIKMAYIN HK.

Sayın hocam bu günkü yazınızda Doğan Cüceloğlunun yazısında da geçiyor. Şöyle ki “Ve bu sofralarda hakkını helal etmekle ilgili konuşursan, Yüce Allah’ın “karşıma kul hakkıyla çıkmayın,” dediği bir dinimiz olduğu söylenir.” Denmekte buradaki Yüce Allah’ın “karşıma kul hakkıyla çıkmayın,” dediği hususu toplumumuzda çok kullanılıyor. Tabiî ki hak yemeyeceğiz ama bunu ifade eden bir ayet var mı? Merak ettim. Selam ve sevgilerimle

Cevap: O söylemde bir âyet olmadığını kesin biliyorum ama öyle bir hadis var mı? Bildiğim hadisler içinde öylesi yok. Bu söylemler, insanları şunun bunun hakkına tecavüzden, hak yemekten engellemek için ortaya atılmış sözlerdir. Elbette kul hakkının sorumluluğu ağırdır ama Allah isterse bağışlamayacağı bir günah yoktur. Kimse O'nun affını sınırlayamaz, kısıtlayamaz. Doğan Cüceloğlunu da tanımam. Sadece bir okurum bana göndermişti, ben de siteye koymakta yarar gördüm. Yoksa yazıda geçen o ifade, gerçekten Dinin bir umdesi değildir ve âyetlerin açık anlamına da aykırıdır.

Bu konuda allâme Şevkânî, Fethu’l-Kadîr adlı Tefsîrinde şöyle diyor:

“Kasten adam öldürenin tevbesinin makbul olup olmadığı üzerinde din bilginleri arasında görüş ayrılığı vardır. Bir rivayete göre Abdullah ibn Abbas, Zeyd ibn Sabit ve Ebu Hüreyre gibi bazı sahabiler ve Hasan-ı Basrî ve Dahhâk gibi bazı tabiîler kasten adam öldürenin tevbesinin makbul olmadığını söylemişlerdir. Fakat cumhur yani ulemanın çoğunluğu ise “İyilikler, kötülükleri giderir.” (Hûd: 114), “O'dur ki kullarından tevbeyi kabul eder, kötülüklerden geçer ve yaptıkla­rınızı bilir.” (Şûra: 25), “Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar.” (Nisâ: 48) gibi âyetlere dayanarak katilin tevbesinin makbul olduğu kanısındadır.

Kasten katilin ebedi cehennemle cezalandırılacağını vurgulayan âyet ile samimi tevbenin kabul edileceğini bildiren âyetler arasını bağdaştırmak mümkündür. Şöyle ki:

Tevbe etmeyen katilin cezası cehennemdir. Ancak âyetin mânası: “Onun cezası cehennemdir, yalnız tevbe eden müsteshadır” demektir. Çünkü ebedi cehennem cezasının sebebi kasten öldürmektir. İşte âyetler, bu eylemden tevbe edeni ceza dışı tumaktadır. Ayrıca Ubâde ibn Sâmit yoluyla gelen bir hadiste de Allah’ın Elçisi: “Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacağınız, zina etmeyeceğiniz, haksız yere adam öldürmeyeceğiniz hususunda bana bey’at ediniz!” buyurmuş, ardından da “Her kim bu günahları işler de Allah onun fi’lini örterse onun işi Allah’a kalmıştır. Allah dilerse onu affeder, dilerse ona azabeder.” demiştir. (Ahmed ibn Hanbel, El-İlel ve Ma’rifatu’r-Rical, 584, 2178, İbn Ebî Hayseme, Târîh, 161, 967)

Ayrıca Müslim’in, Ebu Hüreyre’den çıkardığı bir hadiste de yüz kişi öldürüp samimi tevbe etmiş olan katilin tevbesinin kabul edildiğini bildiren hadis de kasten katilin tevbesinin makbul olduğunu kanıtlar.

Bu görüşleri belirttikten sonra Şevkânî, kendi görüşünü şöyle ifade ediyor:

“Tevbe kapısı her günahkâra açıktır. Allah’a gönülden tevbe, en büyük günah olan şirki dahi silerken bunun altındaki günahları – ki kasten öldürme de bu günahlardandır – nasıl silmez? Ancak kasten adam öldürenin öldürme suçunu itiraf edip kendisi hakkındaki hükme, ya kısasa veya diyet ödemeğe razı olması gerekir. Ama suçunu itiraf etmediği ve mahkemenin hükmüne teslim olmadığı halde pişman olup tevbe eden ve bir daha işlememeğe karar verenin affedilip edilmeyeceği hakkında kesin bir şey söylenemez. Allah, erhamurrâhimîn (merhametlilerin en merhametlisi)dir. İhtilâflı konularda kullar arasında hüküm verecek olan O’dur.” (Fethu’l-Kadîr: 1/499)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş