TURAN DURSUN’A NEDEN HAYATINDA CEVAP VERİLMEDİ? (2) PDF 
Salı, 27 Ekim 2020 00:00

Kur'an Işığında Fetvâlar”dan:

TURAN DURSUN’A NEDEN HAYATINDA CEVAP VERİLMEDİ? (2)

(...dünden devam)

Kendisinin çok iyi Arapça bildiği ve İslâm bilimlerinin hemen her dalında uzman olduğu savı:

"Din Bu" adlı kitabının birinci cilt 97'nci sayfasında şöyle övü­nüyor: "Klasik Arapça, Fusha sahih Arapça deniliyor ki, asıl Arapça, bozulmamış Arapça. O bozulmamış Arapçayı çok iyi bildiğimi söyleyebilirim. Bugünkü Arapçayı da bilirim ama o ölçüde değil… Örneğin fıkıhçıyım ben, yani İslâm hukukçusuyum. Kelâmcıyım, İslâm Kelamcısıyım, o da ayrı bir daldır…Yani beni bu alanda, karşımda olanlar da yanımda olanlar da uzman olarak görürler. Bu arada tüm dinlerin kutsal kitaplarını karşılaştırdım. Bir din etnologuyum…"

Böyle övünüyor yazarımız. Bu sözler "Şeyhin kerameti kendinden menkul" meseline çok uyuyor. Herkes kendisini uzman görüyormuş. Gören kim?

Bu zaman uzmanlık zamanı. Bir insan her dalda üstat olamaz. Olmaya kalkarsa her şeyde yarım kalır. Bildiği habbeyi kubbe, göleti deniz sanır. Safahat'ta Köse imamın, şairlikle övünen şaire söylediği şu söz, kendini dev aynasında gören yazarın övüncüne ne güzel uyar:

"Hem senin şi’re müdâfi’ çıkışın mânasız

Sana şair diyen oğlum seni gördüm yalınız!"

Klasik Arapçayı kendi anadilinden daha iyi biliyormuş: "Yazık ki bildiğim yalnız Arapçadır. Ama klasik Arapçayı biliyorum. Kendi anadilimi bildiğim kadar, hatta daha da iyi bildiğimi söyleyebilirim."

Gerçekten iddia ettiği gibi Arapçayı kendi anadilinden daha iyi biliyor mu? Kitabından vereceğimiz iki örnek, bu iddiasının nasıl abartılı olduğunu gösterecektir.

Birinci kitabın 34. sayfasında Hz. Peygamber'in azl (doğumu önlemek için boşalmadan önce ayırma) ile ilgili sözünü aktarıyor:

Ebu Said el-Hudrî anlatıyor: "Peygamberle birlikte Benu Mustalik Gazasına gittik. Tutsaklar elde ettik. O sırada kadınlar iştahımızı çekti. Bekârlık çok güç gelmişti bize o günlerde. Ve Azil yapmak istedik. Ancak "Peygamber aramızda iken ona sormadan nasıl azil yapacağız" dedik. Ve gidip Peygamber'e sorduk. Peygamber de azil yapmamakta sizin için bir sakınca yoktur (yapabilirsiniz de, yapmayabilirsiniz de) Ama bilin ki kıyamet gününe değin meydana gelecek bir yavru, ne olursa olsun meydana gelir." (Bkz. Buhari, es-Sahih, Kt. Itk/127, Tecrid, hd. No. 1596; Müslim, es-Sahih, Ktb en-Nikah/127, hds. No. 1438…)

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş