Acayip bir söz veya adak biçimi *** Mushafa bakarak okuyup namaz kılabilir miyim?

Acayip bir söz veya adak biçimi

Selamünaleyküm Süleyman Bey bir yakınım, kendisi için değerli birinin mezarı başında o kişiye bir söz vermiş. Uzunca bir müddet bu söze sadık kalmış. Ama şimdi vermiş olduğu bu söz ona zarar veriyor. Kâbuslar görmesine ve çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. Bu kâbuslar nedeni ile Allah korusun, benim öleceğime inanıyor. Biz ciddi düşünen gençleriz. Bu yakınım şu an askerde ve ben bu konuda ne yapacağımı bilmiyorum. Bu yakınım, bu sözünden nasıl dönebilir yahut bunun bir bedeli var mıdır( fitre, zekât, fakir giydirmek... v.b.) Çok korkuyorum lütfen bana yardımcı olun. Son çarem sizsiniz. Saygılar. Yeşim

Cevap: Siz ne demek istiyorsunuz? Yakınınız kimin mezarı başında nasıl söz vermiş? Ölmüş insana söz verilmez. Ölmüş insanın mezarı başında adak da yapılmaz. Adak Allah için yapılır. O yakınınız olan kişinin ölmüş adama verdiği sözle sizin ömrünüz tükenmez. Ömür Allah'ın elinde. Bu sorduğunuz sorunun dini bir hüviyeti yok. Her tarafı yanlış. Bir kişi elinde olmayan bir şeyi adarsa bir değeri yoktur. Ama elinde olan bir şey üzerine adak yapmış ise o adağını yerine getirir. Gizemli sonunun cevabı da ancak böyle olur. Sorunuz net değil ki.

 

Mushafa bakarak okuyup namaz kılabilir miyim?

Sayın hocam,

Öncelikle zatı-âlinize en derin saygılarımı sunarım. Ben 65 yaşında emekli bir gazeteciyim. Sayenizde her gün muazzez dinimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen aziz Peygamberimiz ve kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim hakkında pek çok şey öğreniyoruz. Hocam zatınızdan bir hususta bilgi rica edeceğim. Ben namazlarımı acaba Kur’ân-ı Kerim’deki ayet ve surelere bakarak, yani her rekat için gerekli sure ve ayeti hazırlayıp önüme koyarak namazımı kılabilir miyim? Size şimdiden bana vereceğiniz bilgi için sonsuz teşekkürler eder, cenabı Allah’tan sağlıklı bir hayat niyaz ederim. Allah’a emanet olun.. Nurettin Tezcan

Cevap: Nurettin Bey, Cevap olarak “Yeni İslâm İlmihali” adlı eserimizden ilgili bölümü kısmen gönderiyorum. Selâm ve sevgilerle efendim:

NAMAZDA MUSHAFA BAKARAK KUR'ÂN OKUNABİLİR Mİ?

Ezbere bilmeyen, Mushafa bakarak Kur'ân okuyabilir. Buhârî'nin çıkarımına göre Hz. Ayşe, Mushaf’tan okuyarak namaz kıldıran azatlı kölesi Zekvân'ın arkasında namaz kılardı (Buhârî, Ezân: bâbu imâmeti'l-abdi).

İbn Ebî Dâvûd da Kitâbu’l-Mesâhif’inde, Ayşe olayından ayrı olarak Hasan-ı Basrî’nin, Atâ’nın “Mushafa bakıp okumakta bir sakınca olmadığı” görüşünde bulunduklarını; Yahyâ ibn Saîd el-Ensârî’nin de “Ramazanda Mushafa bakarak okumakta bir sakınca görmem” dediğini; İbn Şihâb’ın kardeşi Muhammed ibn Abdullah’ın da Mushafa bakarak okuyanın imamlığı hakkındaki bir soruya cevaben: “İslâm’ın başından beri insanlar böyle yapıyorlar” dediğini; Muhammed ibn Sîrîn’in de bağdaş kurup oturduğu yerde namaz kıldığını, okurken teredüddedince yanına koyduğu mushafa baktığını kaydetmiştir. İbn Sîrîn’in yanına gelen Yunus, “Oturarak namaz kılan İbn Sîrîn’in, Mushafa bakarak okuduğunu, bir elinde tuttuğu yelpaze ile de serinlendiğini” anlatmıştır (Bkz. Kitâbu’l-Mesâhif, hadis: 677-692).

Bu rivayetler, namazda Mushaf’a bakarak okumanın caiz olduğuna delîl sayılmıştır. Ancak kimi de amel-i kesîr olur gerekçesiyle, bakarak okumanın caiz olmadığını söylemiştir.

Bu konuyu ele alan Hidâye sahibi Burhânu'd-dîn Ebû'l-Hasan Alî el-Marğînânî (ö. 593 H.) şöyle diyor: "İmam, Mushaf’tan okursa Ebu Ha­nîfe'ye göre namaz bozulur. İmameyn(Ebu Yusuf ve Muhammed)'e göre namaz tamdır, çünkü ibadet ibadete eklenmiş olur (zira Kur’ân okumak ibadet olduğu gibi Mushaf’a bakmak da ibadettir). Ancak bu, Kitap ehlinin eylemine benzediğinden mekruhtur.

Ebû Hanîfe'ye göre bu, Kitap ehline benzeme yanında, Mushafı taşımak, yapraklarını çevirmek gibi amel-i kesîr olan işleri de içerir. Ayrıca bu, Mushaftan öğrenmedir.

Bu konudaki çeşitli görüşleri Bedâi'u's-sanâyi"de ele alan el-Kâsânî de şöyle diyor: "Namazda Mushafa bakarak okumayı caiz görenler, Ayşe'nin, Zekvân adlı âzâdlı kölesinin Ramazanda Mushaftan okuyarak halka namaz kıldırmasını delîl gösterirler. Ayrıca Mushafa bakmak ibadettir. Okumak da ibadettir, ibadetin ibadete eklenmesi, bozmayı gerektirmez. Ancak Kitap ehlinin eylemine benzediğinden mekruh olur. Fakat Şâfi'îye göre biz, Kitap ehline benzemekten, her konuda men edilmiş değiliz. Zira biz de onların yediklerini yiyoruz."

Kimi fıkıh kitaplarında bulunan gereksiz yorumlar, fakîhlerin mutlaka mezheplerinin görüşlerini haklı çıkarmak için nasıl kelime oyunlarına girdiklerini göstermektedir. Hz. Ayşe gibi Peygamber'in en yakın zevcesi, yıllarını Peygamber'le aynı odada, hattâ aynı yatakta paylaşmış olan ve Peygamber'in sözlerini, yaşayış tarzını, aile yaşayışını sonraki kuşaklara aktarmada en temel kaynak olan bir mü'minler annesini, namazda neyin mekruh, neyin caiz olduğunu bilmeyecek kadar bir cehaletle suçlamanın mantıklı bir tarafı olamaz. Sonra nakledilen: "Mushaf’tan okuyarak halka namaz kıldırırdı" sözünün anlamı gayet açık iken bu sözü, fakîhin istediği mânâya getirebilmek için iki cümleye parçalamak ve namazdan önce Kur'ân'ı okuyup öğrendikten sonra halka namaz kıldırdığı biçime sokmak, tahrîf (çarpıtma)dan başka ne olabilir?

Sözün özü: Kur’ân’dan ezbere bir şey bilmeyen, Mushaf’a bakarak namaz kılabilir. Rükû ve secdede Mushaf’ı yanındaki bir tabureye, sandalyeye koyar, ayağa kalkınca yine Mushaf’ı alıp okur. Hattâ böylesi, tedebbür (anlamını düşünme) ve saygı açısından daha iyi olabilir. Böylece namaz kılan, şaşırırım, yanılırım endişesi taşımadan huzur ile namazını kılar.


 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş