İSLÂM TARİHİNDEN YAPRAKLAR (54) : HZ. ALÎ’NİN ŞEHÂDETİ PDF 
Salı, 23 Haziran 2020 00:00

İSLÂM TARİHİNDEN YAPRAKLAR (54) : HZ. ALÎ’NİN ŞEHÂDETİ

(...dünden devam)

Verdan olayı anlatınca adam döndü, fakat arkasından gelen Ver­dan, arkasından kılıçla vurup adamı katletti. Şebîb de alacakaranlıkta Kinde kapısına geldi, halk bağrışmaya başladı. Hadramutlu Uveymir isimli bir adam, elinde kılıç bulunan Şebib’e yetişti, üzerine atıldı. Fakat halkın Şebîb’i aradığını, Şe­bîb’in de silahlı olduğunu görünce canından korkarak bıraktığı Şebîb, halk arasına karışarak gözden kayboldu. Bu kez İbn Mül­cem’i aramaya koyulan halk, onu yakaladılar. Ebu Edma isimli Hem­danlı bir adam İbn Mül­cem’in kılıcını elinden aldı, ayağına vurup onu bayılttı.

Ca’de bn Hübeyre bn Ebî Vehb de yaralı olan Alî’yi sırtına aldı. Alî sabah namazını kıldırdıktan sonra “Adamı bana getirin!” dedi. İbn Mülcem Alî’nin yanına götürüldü. Alî ona dedi ki:

‒ Ey Allah’ın düşmanı! Ben sana iyilik etmedim mi?

‒ Evet, iyilik ettin, dedi.

‒ O halde niçin bunu yaptın?

‒ Kırk sabah kılıcı bileyip zehirledim. Ve bununla en şerli insanın öldürülmesini Allah’tan istedim.

Alî: ‒ Bana göre sen de senin o kılıcınla öldü­rüleceksin ve bana göre Allah’ın yaratıklarının en şerlisi sensin! Dedi (Taberî, Târîḫ: 6/62).

Hz. Alî’nin oğlu Muhammed bn el-Hanefiyye ise olayı şöyle anlatıyor:

“Ben, Alî’nin vurulduğu gece Büyük Mescidde, kapıya yakın bir yerde namaz kılmakta olan birçok şehirli adamla birlikte idim. Adamların kimi ayakta, kimi rükû’da ve secdede idi. Bunlar gecenin başından ta sonuna dek namaz kılmaktan usanmazlardı. Sabah namazı için çıkan Alî: “‒ Ey insanlar, namaza, namaza!” diye bağırmaya başladı. Bilmiyorum artık Alî kapıdan çıktıktan sonra mı yoksa çıkmadan mı böyle söyledi. Bir parıltı gördüm ve “el-hukmu lillah: Hüküm Allah’ındır, ne senindir, ne de adamla­rı­nın­dır” diye bir ses duydum. Bir kılıç çalındı, ardından ikinci bir kılıç daha çalındı. Sonra Alî’nin: ‘Sakın adamı elinizden kaçırmayın!’ dediğini duydum. Halk her yandan adamın peşine düştüler. Çok geçmeden İbn Mül­cem’i yakalayıp Alî’nin yanına getirdiler. Ben de girenlerle beraber Alî’nin yanına girdim. Alî’nin şöyle dediğini duy­dum: “Can karşılığında can (yani kısasa kısas)! Ben ölürsem, o beni nasıl öldürdüyse siz de onu öldürünüz! Ama yaşarsam o konuda hükmü ben veririm.” (Taberî. Târîḫ: 6/62; 5/146 Beyrut baskısı)

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş