AKRABA EVLİLİĞİ NEDEN YASAK DEĞİL? (2)
Pazartesi, 06 Nisan 2020 00:00

AKRABA EVLİLİĞİ NEDEN YASAK DEĞİL? (2)

 (...dünden devam)

Velînin, kızına ahlakı düzgün, edepli, dindar bir koca seçmesi gerekir. Ayrıca koca olacak kişinin nesep bakımından kıza küf’ (denk) olması da gerekir. Zira İslâm’a göre boşama kocanın elindedir. Evlenen kız, zorunlu şartlar dışında beğenmediği kocasını boşama hakkına sahip değildir. Yukarıda geçtiği üzere Bir adam Hasan-i Basrî’ye: “Kızımı bir cemaat istiyor. Hangisiyle evlendireyim?” diye sormuş. Hasan: “Allah’tan korkanla evlendir. Çünkü eğer adam onu severse ona iltifat eder, güzel davranır. Sevmezse zulmetmez” demiş.

Peygamber (sav) de: “Kızını bir fasıkla evlendiren kişi akrabalık bağını koparmış, rahim hakkına önem vermemiş olur.” Demiştir (İbn Hibban, duafâ’ Enes’ten; Bkz. İhyau Ulûmi’d-dîn: 2/36-41).

Allah’a Kulluk, ana babaya iyilik dinlerin ortak ya­sası­dır:

"Biz İsrâîl oğullarından şöyle söz almıştık: Allah’tan başkasına kulluk etmeye­cek­siniz, anaya-babaya, yakınlara, yetîmlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin!” (Bakara: 83)

İlâhî Kitaplarda Allah’a kulluk emrinden sonra ana babaya iyiliğin vurgulanması, ana baba hakkının önemini gösterir. Allah’tan sonra insanın üzerinde en çok hakkı olanlar, ana babasıdır.

Allah’ı bir bilip O’na kulluk etmek nasıl önemli ise, ana babaya iyilik etmek de öyle önemlidir. Çünkü Allah insanın yaratıcısı, ana baba da yaratmanın sebepleridir. İnsanı besleyen, rızıklan­dıran Allah, yetiştiren, eğiten, şefkatle koruyup büyüten ana babadır. Bu bakımdan her şeyin başında Allah’ın birliğini tanıyıp O’na kulluk etmek, sonra da ana babaya iyilik etmek lâzımdır. Hz. Peygamber (sav) üç defa: “Burnu yerde sürünsün!” demiş. “Kimin yâ Resulallah?” diye sormuşlar. “İhtiyar ana babasından biri yahut her ikisi yanında bulunduğu halde onların rızâsını kazanarak cennete giremeyen kimsenin!” demiştir. Bir hadîste de: “Allah’ın rızâsı, ana babanın rızâsında; Allah’ın gazabı da ana babanın kızmasındadır” buyurulmuştur.

***