KUR’ÂN’A EKLEMELER DİN MİDİR?
Pazar, 09 Şubat 2020 00:00

KUR’ÂN’A EKLEMELER DİN MİDİR?

Hocam öncelikle aydın yorumlarınız için teşekkür ederim. Gerçekten sizin gibi dinimizi hurafelerden uzak yorumlayan çok az insan var. Günümüzde hoca ya da ilâhiyatçı çok var fakat maalesef bunların çoğu dinimizin özünü anlamaktan çok uzak gözüküyor. Sorum mezheplerle ilgili. Kur’ân-ı Kerîm’de yüce Allah, nelerin haram olduğunu bize söylemiş. Fakat mezhep imamları bunlara ek olarak Kur’ân-ı Kerîm’de haram sayılmayan şeyleri haram saymış. Bu nasıl olabilir? Bu Allah’a iftira değil midir? Örneğin Buharî’de geçen bir hadise göre: Güya Hz. Musa, canını almaya gelen meleğin gözünü çıkarıyor!! Bunun üzerine Melek Hz. Musa’yı Allah’a şikâyet ediyor!!! Bize Buharî’de geçen her hadisin kesin doğru olduğu söylenir ama doğru kabul edersek bu ve benzeri hadisleri nasıl kabul edebiliriz? Teşekkürler Allah’a emanet olun hocam...

Cevap: Dinimiz gerçekten güzeldir, aydınlık yoldur ama Hz. Peygamber döneminin ardından gelenekçiler, hadis adı altında birçok hurafeyi dinleştirip güzel dinin safiyetini boz-dular. Yazdığınız hadis gibi nice mantığa aykırı şeyler maalesef en sağlam hadis kitabı diye bilinen kitaplara girdi. Azrail can almak için kimseden izin almaz. Ayrıca Azrail melektir, melekler fizik darbelerden etkilenmez. Kimse meleğin gözünü çıkaramaz. Çünkü zaten melek gözü ruh gözüdür, ruhun gözü çıkmaz, ruha zarar vermek mümkün değildir. Ama ne diyeceksiniz ki bu uydurmalar Kur'ân'ın da üstüne çıkarılırcasına itibar görmekte, yayılmaktadır. Çünkü halk böyle hayali kahramanlık öykülerinden hoşlanmaktadır. Bunun için bu rivayetlere pek çok abartı, mantık dışı, gerçek dışı şeyler sızmıştır.

Hz. Ömer, Ebubekir ve Peygamber'in seçkin sahabileri bu rivayetlere itibar etmedikleri gibi Hz. Ömer gönderdiği din öğretmenlerinden, valilerden hadis rivayet etmeyecekleri konusunda söz almıştır. Ama sonradan neler oldu neler!

Peygamberimiz bize başka bir şey değil, Kur’ân'ı bırakmış ve ona sarıldıkça sapmayacağımızı, şaşırmayacağımızı buyurmuştur. Gelenekçiler Peygamber'in bize bıraktıkları arasına hadisi veya sünneti katmayı, Ali yanlıları ise Sünnet yerine “Ehl-i Beyt’i” ihmal etmediler. Yok öyle şey, eğer Kur'ân yanında hadis veya sünnet denilen sözler kaynak olsaydı Peygamberimiz bunların yazılmasını yasaklamazdı. Oysa o: "Benden, Kur'ân'dan başka bir şey yazmayınız. Kur'ân'dan başka bir şey yazmış olan onu silsin!" buyurmuştur.

Burada belirtmek isterim ki: elbette Hadis veya Sünnet de Kur’ân’ın yardımcılarıdır. Kur’ân temel yasa, hadis veya Sünnet de o yasanın yönetmeliği durumundadır. Ancak yönetmelik yasaya aykırı olamaz. İkisi arasında çelişki olursa yasa değil, yönetmelik değiştirilir. Yani Kur’ân esastır. Hadis ona tabidir. Rivayet şartlarının doğruluğu yanında içeriği de Kur’ân’a uygunsa, onu açıklar nitelikte ise İslâm’ın ikinci kaynağıdır. Dediğim gibi aslolan hadis değil, Kur’ân’dır.