HACI ÖMER HÜDÂYÎ BABA VE DÎVANI (5) PDF 
Pazar, 12 Ocak 2020 00:00

HACI ÖMER HÜDÂYÎ BABA VE DÎVANI (5)

(...dünden devam)

Başına keçeden sivri bir külâh giyer, üzerine yeşil sarık sarardı. Müridleri de başlarına aynı külâhı kor ve mümkün oldukça ona benzemeğe çalışırlardı. Bazen başına Kadirî sikkesi (Kadirî Tacı) kordu. Ve bunları Hoğu Köyünden müridesi Hacı Hanım, kendi parasıyla alıp diker ve hediye ederdi. Dikilmesi için o mübarek kadın kıbleye yönelik olarak oturur (ki yüce Şeyhin bulunduğu köy de kıble yönünde idi) besmele çekip üç İhlâs okuyarak bir iğne batırmak koşuluyla tam bir yılda giysiyi tamamlayıp o devletli sultana giydirirdi. Bu güzel hizmetinden ötürü yüksek feyiz sahibi olarak muradına ermiştir.

Tekkenin keçeden olan sergisi gayet temiz tutulurdu. Kendisi bir minder üzerinde oturur, yastıklara yaslanmazdı. Sürekli tekkede oturur, bir yana gitmezdi. Dergâhında gece ve gündüz misafir eksik olmaz, her gün kafile kafile otuzar kırkar ve bazen yüz ikiyüz, üçyüz ziyaretçi ve salik birden ziyarete gelirdi. Bu kadar sıkışıklığa karşın yine sıkıntı çekmez, telaş göstermezdi. Konukların kahvelerini bizzat kendi eliyle pişirir, hizmet eden bir mürîd ile dağıtarak içirirdi.

Sofrası yerden kalkmaz, yemek yemeyen kimse kalmazdı. Her gece otuz, kırk konuk ve salik dergâhta yatardı. Kendisi harem tarafına gitmez, saliklerinden ayrıl­maz, fakat yatağına girip herkes yattıktan sonra kendisi oturup murâkabeye dalar ve sabahlara kadar mânevî hal içinde kendini kaybeder, çeşitli tecellilerin zevkini alırdı. Sabah namazlarını cami’de, diğer vakitleri dergâhta cemaatle kılardı. Seyyah olarak dolaştığı sıralarda haccetmiş ise de halifeliğe atandıktan sonra yetiştirdiği birkaç dostu ile tekrar hacca gitmiş, dönüşlerinde Peygamber soyundan gelen büyük mürşid, her bilim dalında üstâd olan, oluş âlemi dairesinde zamanın kutbu, şeyhler şeyhi, efen­dimiz, mevlâmız, sığınağımız Seyyid Şeyh Dede Osman Ruhâvî hazretleriyle görüş­müş ve onun yanında birkaç gün ikamet edip o esnada anılan büyük Şeyh tarafından kendisine yapılan teveccüh üzerine gelen mânevî buyruk üzerine Şeyh Hacı Ömer Baba’ya Kadirî Tarikatinden hilâfet verilmiş ve Büyük Kutup, kendi hırkasını Şeyh Hacı Ömer Baba hazretlerine giydirip Kadirî tarikatini yürütmesi ve bu usul üzere halkı irşad etmek için görevlendirip Harput’a göndermiş olduğu için eski usul ve virdler değişmeden salikler zikir yöntemlerini sürdürmüşlerdir. Ve iki denizin feyizleri bir kanaldan akarak âşıkları olgunluğun doruğuna ulaştırmıştır. Bunun içindir ki (Şeyh Hazretleri) akşamları sohbet ederken birden coşarak Kadirî usulü üzere zikreder ve ettirirdi.

 (devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş