Namazın en sade hali *** Arkasına saklanan Yahudiyi taşın ihbar etmesi doğru mu?
Çarşamba, 15 Şubat 2012 00:00

Namazın  en sade hali

Sayın Hocam hiçbir sureyi okumasını bilmeyenler, namaz ibadetini yerine getirmek istemeleri halinde bunu nasıl yapacaklar? Tabiri caiz ise namazın en sade hali nasıldır? Çevremde saf, ezberi olmayan yapamayan bazı insanlarla ilgili olarak sormaktayım açıklarsanız ben de onları bilgilendireceğim saygılarımla.

Cevap: Farz namazların ilk iki rek’atında, nafile namazların bütün rek’atlarında bir âyet olsun, Kur'ân okumak farzdır. Summa nazarثم نظر gibi iki kelimeden meydana gelen kısa bir âyet dahi okusa yeter. Mudhâmmetân مدهامَّتان gibi tek kelimeden, Kaaf ق gibi tek harften ibaret bir âyet okumanın kâfi gelip gelmeyeceği hususunda ihtilâf vardır. Ebû'l-İhlâs'a göre doğrusu bunun caiz olmamasıdır. Kudûrî ise caiz olduğuna kanidir. Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre farz olan okuma, bir uzun âyet, yahut üç kısa âyet okumaktır.

Fatiha ile beraber bir namaz suresini ezberlemek, her Müslümana vâcibdir. Namazın sıhhati için belirli bir sure gösterilmemiştir. Fâtiha'yı okumak, farz değil, vâcibdir.

"Hanefîlere göre Fâtiha'yı okuyamayan kimse, onun herhangi bir dildeki çevirisini okuyarak namaz kılabilir." Hiç Kur'ân okuyamayan ise Fâtiha'yı okuma süresi kadar "Allah, Allah" diye zikrederek namaz kılar(el-Fıkh alâ'l-mezâhibi'l-Erba'a: 1/230).

Hiçbir sureyi ezbere bilmeyen, namazda Mushafı açarak herhangi bir yerden okuyabilir ve öyle namazını kılar. Ama Kur'ân okumayı da bilmeyenin sadece "Subhanellahi ve bihamdihi subhanellahi'l-azîm" demesi yeterlidir. Şayet bunu da bilmiyorsa, yukarıda açıklandığı üzere sadece “Allah Allah” demesi yahut “Allahu ekber” demesi de yeterlidir. O şekilde de namaz olur çünkü namazın temeli Allah'ı zikir(düşünme)dir. Bu söylediklerim de zikirdir. İnsanın gönlünden Allah'ı düşünmesi, zikrin özüdür. Yeter ki kul, her ne halde olursa olsun, Allah'a yönelme iradesi göstersin. Hadise göre: Kul Allah'a bir karışlık yönelse Allah ona bir kulaçlık yönelir. Kul Allah'a yürüyerek gitse, Allah ona koşarak gelir. Bunun anlamı: Allah'ın, kulunu, kulun Allah'ı sevdiğinden çok daha fazla sevdiğidir. İbadetlerin temeli de Hakk'a yönelimdir.

 

Arkasına saklanan Yahudiyi taşın ihbar etmesi doğru mu?

Sayın Hocam, geçenlerde burada bir topluluk arasında tartışma oldu. Konu "Yahudilerin, ağacın arkasına saklanacağı ve ağacın Müslüman’a ‘Yahudi arkamdadır gel öldür’ diyececeği anlatılmaktadır." Konu ile ilgili hadis şöyledir:

"Yahudilerin, taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, buna karşın gargat ağacından başka bütün taş ve ağaçların: "Ey Müslüman, Ey Allah`ın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür" diyeceği ifade edilir" (Buhari, Tecrid, IX, 73; Tirmizi, Birr, 25).

Bu hadis ne kadar doğrudur? Bu hadisi okuduğumuz şeklinde anlamamız doğru olur mu? Gerçekten de ağaç konuşacak mı veya bu ifade, mecazi anlam mı taşımaktadır? Bu konuyu açıklaya bilir misiniz? Çünkü Millet bu hadisi ortaya attı ve herkes gerçekten bu şekilde yaşanacağını zannediyor. Selam ve Saygılarımla

Cevap: Kardeşim bu hadis gerçi sağlam kabul edilen Buhari'de vardır ama önce âyetlere terstir. Çünkü âyetler, hiç kimsenin gaybı, geleceği bilmeyeceğini vurgulamaktadır. Buna rağmen Peygamber, neye dayanarak Yahudi’nin arkasına saklandığı taşın veya ağacın konuşup "Ey Müslüman, gel benim arkama saklanan Yahudi'yi öldür!" diyeceğini söylüyor? Sonra niçin kardeşim, Yahudi de Allah'ın kulu değil mi? Neden taş ve ağaç dahi, ölüm korkusuyla arkasına saklanan Yahudi'yi ihbar etsin? Olacak şey değil.

Yahudi düşmanlığı yüzünden bu tür sözler uydurulup hadis şekline sokularak aktarılmıştır. Kur'ân'ın açık anlamına aykırı olan bu tür sözlere inanma zorunluluğu yoktur. Çünkü bir iki kişinin aktarımı olan bu sözler, bir kere kesin bilgi ifade etmez, zan ifade eder. Kur'ân'a göre zannın bir kısmı günahtır. Onun için zandan sakınmak gerekir. Bir rivayetin doğruluğunu tespit için önce rivayetin Kur’ân'a aykırı olmaması gerekir. Ayrıca senedinin de sağlam olması şarttır. Ama senedi sağlam olsa da metin Kur’ân'a açıkça ters ise o sözün hiçbir değeri yoktur. Hülasa bu sözün Peygamber sözü olmadığı gayet açıktır. Ama ne diyeceksin bu rivayetler öyle putlaştırılmış ki Kur'ân'a rağmen kamuoyu ve inancı haline getirilmiştir.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş