KUR’ÂN’I BİLMEZLİKTEN KAYNAKLANAN BİR SORU
Pazartesi, 04 Kasım 2019 00:00

KUR’ÂN’I BİLMEZLİKTEN KAYNAKLANAN BİR SORU

Üç semavi dine göre Hz. Adem 7000 yıl önce yaşamış....

Göbeklitepe'de 12 bin yıl öncesine ait kent çıktı, ne olacak şimdi? ...

Cevap: Tevrat'ta Âdem'in yaratılışından itibaren 7 bin yıl geçtiği ifade edilir ama Kur'ân Âdem'in yaratılışını anlatır fakat tarih vermez. İşte Kur'ân'ın mu'cizesi burada. Bundan dolayı Tevrat'ın ifadesi yeni keşiflere aykırı düşer. Fakat Kur'ân'ın ifadesinde itiraz edilecek bir nokta yoktur. Soru sahibinin üç semavi Kitapta Âdem'in 7000 sene önce yaratıldığı şeklindeki ifadesi yanlıştır, cehalet eseridir. Çünkü Kur'ân'da böyle bir söylem yoktur. 

Kur'ân âyetlerinin iyice düşünülmesini emreder. Âyetleri iyice düşünüp onlardaki hikmeti anlamayan kimseleri kınar. Kur’ân-ı Kerîm’i derin derin düşünüp inceleyenler, onda birbirini tutmayan, gerçeklere ters düşen bir söz bulunmadığını anlarlar. Baştan sona onun bütün söylemleri birbirine uygun, birbirini destekler nitelik­tedir.

Fransız bilginlerinden Paris Tıb Akademisi Cerrahi Kliniği Başkanı Dr. Maurice Bucaille (Moris Bukay), Kur’ân’ı baştan sona incelemiş, kıssalarıyla, evrenden söz eden âyetleriyle, bütün hükümleriyle Kur’ân’ın tamamen bilime uygun olduğunu, onda gerçeklere aykırı düşen bir şey bulunmadığını söylemiştir. Onun bu konuda Cezayir’de 1978 yılının Eylül ayında akdedilen Onikinci İslâm Düşüncesi Kongresinde verdiği “Mukaddes Kitâblar ve İlim” adlı konferansı cidden ilginçtir. Bu bilim adamı, “Kur’ân’ın indiği tarihte yetişen bir insanın, bu bilimsel gerçekleri bilmesine imkân yoktur. Bunlar ancak Allah’ın sözüdür. Büyük ölçüde insan elinin karıştığı Tevrât ve İncîl'de birbirini tutmaz, gerçeklere aykırı şeyler çoktur. Ama Kur’ân’da onların içerdiği hatâların hiçbiri yoktur. Çünkü Kur’ân’a insan eli karışmamıştır. O, Allah’ın kelâ­mıdır.” diyordu.

Eğer Kur’ân, Allah’tan başkasının sözü olsaydı, ancak o zamanki insanın bilebileceği şeyleri içerir ve zamanla bu bilgiler eskir, geçersiz kalırdı. Birçoğunun da yanlış olduğu ortaya çıkardı. İnsanların geceleyin, herkesten uzak, kendi aralarında gizlice düşünüp kurdukları şeyleri haber veremezdi. Ama Kur’ân, hem insanların gizli gizli yaptıkları işleri haber vermekte ve bu sözleri gerçeğe uygun düşmekte, hem de kâinâtın yaratılışı, insanların ve canlıların ortaya çıkışı, doğa yasaları hakkında söyledikleri hiçbir zaman eskimemekte, ilmin verilerine tamamen uygun düşmektedir. Bunun tek izahı vardır: O da Kur’ân’ın, Allah’ın emriyle, Meleğin vahyi oluşudur.

Tabii Kur’ân’ın taşıdığı bilimsel gerçekleri anlayabilmek için onu düşünerek ve anlayarak okumak lâzımdır. Sözlerini anlamadan binlerce hatmedilse Kur’ân’ın taşıdığı ilim ve hikmeti anlamak, onun derin esrarına vakıf olmak mümkün değildir. Âyetler, insanları onu anlamağa, mânâsını düşünmeğe yöneltmektedir. Zaten ilk muhataplarınca tedebbür edilip anlaşılması için Kur’ân Arapça indirilmiştir.