GÜZEL AHLÂK (1) |
Cuma, 25 Ekim 2019 00:00 | |||
GÜZEL AHLÂK (1)
Ḫuluk: Eylemlerin çıktığı bir nefis yetisidir. Eğer bu yetiden akılca ve dince güzel işler çıkarsa ona güzel ahlâk (huy), akılca ve dince kötü işler çıkarsa ona da kötü ahlâk (huy) denilir. Yüce Allah, peygamberlerini ve velîlerini güzel ahlâkın toplanma merkezi yapmıştır. Güzel huyların hepsi, Peygamberlerin Hâteminde toplanmıştır. Yüce Allah onun güzel ahlâkını beğenerek: "Muhakkak ki sen, büyük bir ahlâk üzerindesin" (Kalem: 4) buyurmuştur. Hz. Ayşe (ra), Peygamber’in ahlâkının Kur'ân ahlâkı olduğunu söylemiş. Hasan-ı Basrî de: "Peygamber’in ahlâkı Kur'ân âdâbıdır" demiştir. Yüce Allah, şu âyet ile onda güzel ahlâkın hepsini toplamıştır: "Affı (ihtiyaçtan fazlayı) al, iyiliği emret, câhillere aldırış etme!” (A’raf: 199) Peygamber’in görevi, ashâbına iyiliği, yararlı, uygun şeyleri emretmek, zararlı olan şeyleri yasaklamaktır. Kendisine itâat konusunda da ashâbını zora koşmamak, rahatça yapabilecekleri işleri kabul etmek ve onlara hoşgörülü davranmaktır. Âyetin tefsîrinde Abdullah ibn Zübeyr: "Allah, Peygamber’e af ahlâkını uygulamasını emretmiştir" demiştir. Abdullah bn Abbâs'a göre insanlardan mallarının fazlasını alması emredilmiştir. Buradaki af, genel anlamdaki af değil, malın fazlalığıdır. Yüce Allah, Elçisi’ne, insanlardan mallarının ihtiyaçlarından fazlasını (kamu için) almasını emretmiştir. Nitekim: "Sana ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: 'Affı (ihtiyaç fazlasını harcayın)"' buyurulmuştur. Her iki âyette de af, ihtiyaçtan fazla mal anlamındadır. Sonra "Örfü emret" buyurulmuştur. Örf iyilik, uygun olan şeydir. İyi ve uygun şeylerin başında tevhîd sonra Allah'a kulluk hakkı ve kul hakkı gelir. “Câhillerden yüz çevir" cümlesi de beyinsiz, aklı ermez kişilerle bir olmamayı, edepsizlik yapan serseriye aldırmayıp mukabelede bulunmamayı emrediyor. "Câhiller onlara laf atarsa 'selâm der(geçer)ler"(Furkan: 63) âyeti de mü'min kimselerin, kendilerine sataşan cahillere sadece selâm verip geçtiklerini bildirmektedir. Hz. Peygamber’e en yüksek ahlâkı getirdiğini söyleyen Cebrâîl Aleyhisselâm mekârim-i ahlâkı (en yüksek ahlakı) şöyle açıklamıştır: "Sana haksızlık edeni affetmen, sana vermeyene vermen, sana gelmeyene gitmen, sana sataşana aldırmaman, sana kötülük edene iyilik etmendir." Peygamberimiz mekârim-i ahlâkın temsilcisiydi Enes (r.a.) demiştir ki: "Allah'ın Elçisi (sav), insanların en güzel huylusu idi”, "Allah'ın Elçisi’nin avucundan daha yumuşak bir ipek dahi görmedim. Allah'ın Elçisi(sav)in kokusundan daha güzel bir koku koklamadım. Allah'ın Elçisi(sav)e on yıl hizmet ettim, bana hiçbir zaman 'Öf!' demedi. Yaptığım bir iş için 'Niçin öyle yaptın?', yahut yapmadığım bir iş için 'Neden şöyle yapmadın?' demedi.” (devamı yarın..)
|