Seta

Allah adına kesin ahkâm kesenler 

Muhterem Sn. Prof. Dr. Süleyman Ateş Hocam, son gözlemlerime göre kişilerin süratle Kur'an’a döndüğü, ama kafalarının da karıştığı bir ortamdayız. Siz ise yıllarınızı kelam tefsir ve fıkıh ile geçirdiniz ve birçok eserle büyük katkı sağladınız. Ben de bilgimi artırmak için devamlı surette sizin eserleriniz dâhil, günümüz ve eski İslam alimlerinin eserlerini, tevhid paralelinde inceliyorum.
 

Şimdilerde yeni moda çıktı, ben hiçbir şeyim, sadece Müslüman’ım. Bu projeye de Büyük İslam Birliği adı veriliyor. Ehli-sünnet mezhepleri zaten birçok konuda ufak tefek ayrılıklar olsa da birbirine yaklaşmış durumda ama bunun içine Şia’yı katmak ne derece doğrudur? Sizin Şia’nın tefsir anlayışı şeklinde bir eserinizi görmüştüm; henüz incelemedim.

Ama genelde onlar Kur'an’ın tahrif edildiğine inanırlar ve her ayetin, Kuleynî’nin El-Kâfi’sinden ilham alarak 12 imama işaret ettiğini söylerler. Bunun dışında fıkıh, hadis, akaid gibi konularda da uçurum vardır. Bu yaklaşım, kısaca Şia ile Ehli-Sünnet ’in birleşmesi ütopik bir yaklaşım değil midir? İhtilaflar bu kadar çok iken. Tefsir alanında olanları siz de biliyorsunuz. 1000 küsur yıllık konu her şeyi bir tarafa bırakıp sadece Müslüman’ım diyerek hallolur mu?

Asıl sizin büyük Çağdaş Tefsirinizi de almanın faydalı olacağı kanaatindeyim. Sizden ricam Küçük tefsirler halinde piyasada çok görüyorum hatta daha çok beğeniliyor Kur'ân’a dönüş olduğu için Bakara suresinin Tefsiri gibi parça parça eserler ve günün konularına değinip yanlışları gösteren eserler telif etmeniz. Sizden istifade etmek durumundayız ki başka bu konuda sizden daha bilgili bir âlim yok ülkemizde göründüğü kadarıyla.

Bazı kişiler de var, şirki sanki sıradan bir günahmış gibi –Allah (C.C) nasıl olsa affeder- mantığıyla hafife alıyorlar; tabii bu tip şeylere şahsi anlamda reaksiyon veriyorum. Etkili de oluyor.
Size saygılarımı sunuyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Saygılarımla

Cevap: Evet, bir kısım fetvacılar var ki, sanki Allah’ın vekili edasıyla, Allah adına hüküm verme yetkisini kendilerinde görüyorlar. Âdeta görevleri: İnsanları keskin biçimde bölüp birbirine düşman etmektir. Ne diyelim, Allah basiret ve sağduyu ihsan eylesin Hak dâvetçilerine!

Anlamsız ve saçma bir mukayese

Hocam zannedersem tanınmış bir yazar demiş ki "Kanuninin devlet adamlığıyla Muhammed’inki kıyaslanamaz. Kanuni milyonlarca kişiden oluşan çok kültürlü bir imparatorluğu yönetirken Muhammed sadece Arap milletinden oluşan bir kabilenin şefidir yöneticilik yaptığı yerin toplam nüfusu 100 bini geçmemiştir" Bir insanın değeri ölçülürken böyle saçma bir yaklaşım olabilir mi? Ben bu adamların içlerinde Hz. Muhammed'e karşı büyük bir kıskançlık ve nefret beslediklerini düşünüyorum.

Cevap: Sözünü ettiğiniz yazarı bilirim, din aleyhtarı olmadığı gibi lehtarı da değildir. Dine ilgisiz, ama hoşsohbet bir kişidir. Son zamanlarda bazı endazesiz sözler söylediğini duyuyorum. Önem verilecek bir konu değildir. Bir kere Kanuni Hz. Muhammed’e bağlılığı ve inancı ile o zaferlere ulaşmış, Osmanlı Peygamber’e saygısı ile öyle yücelip kıt’alara dal budak salmıştır. Kanuni’nin zaferleri, aynı zamanda Hz. Muhammed’in zaferidir. Bunda hiç kuşku yoktur.