KURBAN BAYRAMI (2) PDF 
Pazartesi, 12 Ağustos 2019 00:00

KURBAN BAYRAMI (2)

(...dünden devam)

Bu paralarla nice fabrikalar kurulur, iş arayan nice insana iş aş kapısı açılırdı. Ekmek parası için vatandaşımız Avrupa’ya gitmenin yolunu ara­mayacaktı. Belki Avrupalı buraya gelmeye çalışacaktı. Ama olmu­yor, bir türlü bu belâdan kurtulamıyoruz.

Aklımızı başımıza alalım, Türküyle, Kürdüyle 82 milyon hep karde­şiz. İslâm’da ırkçılık yoktur. Gönül birliğiyle Allah’a yalva­ralım ve bizi bu tefrika belâsından kurtarmasını niyaz edelim.

Sadece terör değil, bir yandan da dünyanın her yanında âfetler yaşanıyor. Rize’de heyelandan evler yıkıldı, sele kapılıp hayatını kaybeden oldu. Trabzon’da yedi kişi sel sularına kapılıp hayatını kalbetti. Düzce’de sel suları sürüklemesiyle beş kişi hayatı söndü. Kardeş Pakistan’da sel suları evleri yıktı, binlerce insanı yuttu. Çin’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde kasırgalar, depremler, âfetler. Bunlar doğal olaylar gibi görünse de her şey Allah’ın buyruğuyla, yasasıyla olmaktadır. O isterse, afet olacak olayları nimete çevirebilir, fırtınayı yumuşak esen, hayat bahşeden tatlı rüzgâra, tayfunları doğaya can veren ölçülü yağmurlara çevirebilir.

Bu terörü kendi halinde, ekmek parasını kazanmayı düşünen Kürt kardeşlerimiz mi istiyor? Hayır. Ayda sekiz yüz lira kazanabilmek için Adıyaman’dan Rize’ye gelip çay toplayan gencin derdi bölücülük, değil, kendisini ve ailesini geçin­dirmek. Günde 30 lira kazanma uğrunda iğreti iskeleden düşüp canını veren gencin amacı sırtına bir gömlek alabilmektir. Bu kavmiyetçilik düşüncesi, bir asırdan fazla bir zamandan beri bizi yiyip tüketiyor. İşte Mehmet Akif “Fikr-i kavmiyeti şeytan mı soktu aranıza” dizesiyle bu belâdan yakınıyor. Tüm Millet bireylerine merhum Âkifimizin diliyle seslenerek diyorum ki:

“TOPLU VURDUKÇA YÜREKLER ONU TOP SİNDİREMEZ!”

Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,

Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlayamam,

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?

Fikr-i kavmiyyeti (ırkçılık düşüncesini) şeytan mı sokan zihni­nize?

Birbirinden müteferrik (ayrı) bu kadar akvamı (toplumları),

Aynı milliyetin (din birliğine dayalı millet) altında tutan İslâm'ı,

Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyet(ırkçılık)tir.

Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir (ziyan, felakettir)...

Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez.

Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!

Sizi bir aile efradı (bireyleri) yaratmış Yaradan;

Kaldırın ayrılık esbabını (nedenlerini) artık aradan.

Siz bu dâvâda iken yoksa iyazen-billah,

Ecnebîler olacak sahibi mülkün nâgâh.

(Siz bu ırkçılık davasını sürdürürken Allah göstermesin, yabancılar bu toprağa sahip olacaklar)

Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'

Yok ki hiçbir işiten... Millet-i merhume sağır!

(“Atalar kale içinden alınır”, demişler ama işiten kim? Merhamete muhtaç, üstüne ölü toprağı saçılmış millet sanki sağır!)

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

(Ayrılık girmeden bir millete düşman giremez. Toplu çarpan yürekleri top sindiremez!)

İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!

İşte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.

1913 tarihli bu manzumenin yazarı, İstiklal Marşımı­zın şairi Mehmet Akif Ersoy, köken itibariyle Türk değil, kendi­sinin de “Ben ki Arnavut’um” sözüyle açıkça belirttiği üzere Arnavut’tur. Ama onun İslâm birliği inancı, kendisine İstiklal Marşını yazma aşkını ilham etmiştir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş