CEHENNEM AZABI BEDENSEL Mİ RUHSAL MI? (1)
Salı, 16 Temmuz 2019 00:00

CEHENNEM AZABI BEDENSEL Mİ RUHSAL MI? (1)

Hocam bir sorum olacak: Cehennemde insanlar ruhen mi bedenen mi azap görecek teşekkürler...

Cevap: Kur'ân'a göre ölen insanlar bedensel olarak dirile­ceklerdir. Ancak âhiretteki beden dünyadakine şeklen benzese de mahiyet itibariyle farklıdır. O bedeni zaman yıpratmaz, zamanla o beden ihtiyarlamaz. Çünkü orada ölüm yoktur.

Kabir Sorusu ve Azâbı:

Sahîh hadis mecmualarında kabir sorusundan ve kabir azâ­bından söz edilir. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadislerden, bu soru ve azâbın, cesede değil, ruha olacağı anlaşılmaktadır. Buhârî, Müs­lim ve Nesâ’î ve İbn Hanbel’in rivayet ettikleri hadiste: Kabre konulan ölüye, iki meleğin gelip Rabb’inin ve peygamberinin kim olduğu hakkında soru soracakları anlatılır, fakat meleklerin adından söz edilmez (Buhâri, Cenâiz, Bâb. Mâcâ’e fî azâbi’l-kabr).

Yalnız Tirmizî’nin rivayet ettiği ve garip olarak nitelediği hadiste bu meleklerin, birinin Münker, diğerinin Nekîr adlı ezrak (gök gözlü) iki siyah melek oldukları belirtilmiştir (Tirmizî, Cenâiz, 70).

Sorgu meleklerinin, Münker ve Nekîr adını taşıdıkları, tartışma konusudur. Ahmed b Hanbel, sorgu meleklerinin Münker ve Nekîr adını taşıdıkları kanaatindedir. Mu’tezilenin çoğunluğu, Allah’ın meleklerine Münker ve Nekîr adının verilemeyeceğini söylemiştir. Yani sorgu meleklerinin Mün­ker ve Nekîr adını taşıdıkları hususu, üzerinde birleşilmiş bir konu değildir. Mu’tezileye göre Münker, sorgu sırasında ölünün tered­düdü, Nekîr de meleklerin onu azarlayıp rezîl etmesidir (Buhâri, Cenâiz, Bâb. Mâcâ’e fî azâbi’l-kabr).

Buhârî, Müslim, Nesâ’î ve İbn Hanbel’in rivayet ettikleri hadîste: Kabre konulan ölüye iki meleğin gelip Rabbinin ve pey­gamberinin kim olduğu hakkında soru soracakları anlatılır, fakat meleklerin adından söz edilmez (Buhârî, Cenâiz: b. mâ câ’e fî azâbi’l-kabri; İbn Hanbel, Müsned: 3/26). Yalnız Tirmizî’nin rivayet ettiği ve garîb olarak nitelediği hadîste meleklerin, biri Münker, diğeri Nekîradını taşıyan iki ezrak (çakır gözlü), kara melek oldukları belirtil­miştir.

Aslında Tirmizî’nin rivayet ettiği hadîsin temel anlamı, Buhârî ve Müslim’deki hadîslerin aynıdır. Ancak çeşitli râvîlerin ağzında dolaşa dolaşa hadîs rivayetlerinin içine başka söz ve düşünceler karışmıştır. Hattâ Buhârî ve Müslim’in kabir sorgusundan söz eden hadîslerinin ayrıntılı metinleri de Kur’ân’ın anlatımına uymaz. Ayrıca kendi aralarında da çelişkilidir. Metinlerde cümle düşüklüğü var, birinci şahıstan üçüncü şahıs kipine geçiliyor. Kabrin çarpının yetmiş arşın gelecek kadar genişletilmesi ifadesi de Buhârî ve Müslim’de bulunmayan katmadır. Aslında hadîsin temel kavramı, kabrin şu kadar metre genişletilmesi değil, ölünün rûhunun geniş bir mekân içinde bulunacağıdır. Rûh zaten kabrin içine kapanıp kalmaz. Kabir rûhun hapishanesi değildir. Kabre giren, sadece cesettir. “Suçlulara günahlarından sorulmaz. (Kasas: 49(28) /78)

(devamı yarın..)