Adı en çok anılan peygamber kimdir? *** Zülkarneyn'in Tarihteki Karşılığı
Çarşamba, 01 Şubat 2012 00:00
Adı en çok anılan peygamber kimdir?

Sevgili hocam; geçen gün atv de yayınlanan bir yarışma programında; Kur’ân-ı kerim de adından en çok bahsedilen peygamber hangisidir? Sorusunun doğru cevabı Hz. Muhammet efendimiz değil midir? Teşekkürler.

Cevap: Adından en çok söz edilen peygamber Hz. Musa'dır.    


Zülkarneyn'in Tarihteki Karşılığ

Sayın Hocam, Kehf suresinde geçen Zulkarneyn hakkında bizi aydınlatabilir misiniz ? Ebu'l Kelam Azad, Muhammed Hüseyin Tabatabaî ve Nasir Mekarim Şirazi gibi tefsir alimleri tarafından Zulkarneyn'in,Türk Komutanı, Oğuz Kağan ya da Bilge Kağan olduğu söyleniyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir? Saygılarımla
 

Cevap: Ebul-Kelâm Âzâd gibi bazı din bilginleri, Zülkarnenyn'in Fars kralı Kuruş, yahut Türk hükümdarı Oğuz veya Bilge Kağan olduğu yolunda görüşler ileri sürmüşlerdir ama bunların kesin kanıtları yoktur. Doğrusunu isterseniz Tefsir kitaplarında anlatılanlar da Kur'ân'daki kıssa kahramanının vasıflarına tam uymamaktadır. Bu konudaki görüşleri Kur'ân Ansiklopedisi adlı eserimizin Zülkarneyn maddesinde anlattık. Özeti aşağıdadır:
 

Zülkarneyn hakkındaki görüşler
 

Kıssanın kahramanı Zû’l-Karneyn’in kişiliği, Ye’cûc Me’cûc’un hangi millet olduğu, yapılan barajın nerede bulunduğu hakkında birbiriyle çelişik çok rivayet vardır. Çoğu bilimsel bir belgeden yoksun, hayal ürünü olan bu rivayetlerin saptadığı gerçek, hikâyenin, Peygamber’in yaşadığı ortamda bilindiği ve duyulduğudur. Karn, çağ, örük, boynuz, hükümdar anlamlarına gelir. Zû’l-Karneyn: İki çağlı veya iki örüklü veya iki boynuzlu demektir. Zû’l-Karneyn hakkında tefsîrlerde yer alan rivayetlerin özeti şudur:
 

Bazıları onun peygamber olduğunu söylemişlerse de çoğunluğun kanısına göre peygamber değil, âdil bir hükümdardır. Kendisi güneşin iki boynuzuna, yani doğup battığı yerlere ulaştığı yahut hem Rûm hem Fars kralı olduğu yahut aydınlık ve karanlığa girdiği yahut rüyasında güneşin iki boynuzunu tuttuğunu gördüğü yahut kendisinin iki örük saçı olduğu veya gerçekten sarığının altında gizlediği iki boynuzu olduğu için kendisine Zu’l- Karneyn (iki boynuzlu) denmiştir.
 

Kendisi Nûh oğlu Yâfes oğlu Yunan oğullarından Merzube oğlu Merzu’bân’dır (Beğavî: 4/229; Hâzin: 4/229; Fethu'l-Kadîr: 3/307). Yahut Yunanlı Filips’in oğlu İskender’dir (Mefâtîhu'l-ğayb: 21/163). Kimine göre de Zû’l-Karneyn iki tanedir. Birisi İbrâhîm Aleyhisselâm zamanında, ikincisi de Hz. İsâ’ya yakın zamanda yaşamıştır. Zû’l-Karneyn’in, Himyer Kralı Ebûkereb olduğunu söyleyenler de vardır (Fethu'l-Kadîr: 3/307).
 

Fahreddîn-i Râzî, Bîrûnî’nin الآثار الباقية عن القرون الخالية  (el-Âsâru’l-bâkiye ‘ani’l-kurûni’l-hâliye) adlı eserinden naklen Zû’l-Karneyn’in, Himyer Kralı Ebûkereb olduğunu, söylüyor. Çoğunluğun kanısına ve Hâzin’in de tercihine göre Zû’l-Karneyn, Batıya, Doğuya, Kuzeye, Güneye hâkim olan Makedonya Kralı İskender’dir.

Gerçek Zû’l-Karneyn Kimdir?

Aktarılan rivayetlerin çoğu hurafedir, tarihî değer taşımaz. Öyle sanıyoruz ki İsrâîl¬oğulları arasında dolaşan rivayetlerden alınmıştır.

Hızır’ın, Zû’l-Karneyn’in vezîri olduğu, hayat suyundan içtiği şeklindeki efsaneyi çıkarırsak, Makedonya Kralı İskender’in hayatı, âyetlerde anlatılan kıssa kahramanının hayatına yakınlık gösterir. Müfessirlerin çoğunluğuna göre de Zû’l-Karneyn, milâttan önce 330 yılında kral olan, Dârâ’nın kızıyla evlenen, Bengal’e kadar giden, dönerken, ülkesine kavuşmadan Irak’ta ölen Büyük İskender’dir. Ancak burada anlatılan zât, en azından Allah’a inanan sâlih bir kuldur. Oysa Makedonya Kralı İskender, puta tapan bir toplumun kralı idi. Bu toplum çok tanrıya inanırdı. Eğer İskender de kavmi gibi çok tanrılı bir inanca sahip idiyse, âyetlerde anlatılan Zû’l-Karneyn vasfından uzaktır.

Ancak İskender büyük filozof Aristo’nun talebesidir. Seferlerinde hocasını da beraberinde götürmüştür. Neysâbûrî’nin dediği gibi filozofların sözlerinin hepsi batıl değildir. Aristo’nun tevhîde inandığı, çok tanrıcı inancı kabul etmediği herkesin bildiği bir şeydir. Eflâtun’un hocası Sokrat da Allah’ın birliğine inandığından dolayı mahkûm ve idam edilmiştir. Demek ki İskender de hocası Aristo gibi tevhîde inanıyordu. Ama karışıklık olmasın diye bu inancını halktan gizlemiş veya ilânına gerek görmemiş olabilir. Genellikle saraylardaki düşünce, kültür, yaşam, halkın yaşamından farklıdır.

Tarihçiler Zû’l-Karneyn, Hicretten dokuz yüz elli dört yıl, Milâttan da üç yüz otuz iki yıl önce İskenderiye’yi yaptırmış olan Filips’in oğlu Büyük İskender olduğu kanısındadırlar (Kâsimî, Mehâsinu't Te'vîl: 11/4107).


 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş