MUHKEM-MÜTEŞÂBİH (4) PDF 
Pazar, 05 Mayıs 2019 00:00

MUHKEM-MÜTEŞÂBİH (4)

(...dünden devam)

Bu âyetler, Kur’ân’ın amacını gayet iyi bilen Peygamber’in sahâbîleri arasında bir tartışma doğurmamış; sahâbîler, Kur’ân âyetlerini, Arapça’da ifade ettiği anlamları dışına çıkaracak yorumlara girmemişlerdir. Müslümanların görevi, selefin yaptığı gibi Kitâb’ı olduğu gibi kabul etmek, Kitâbın temeli olan hüküm âyetlerini uygulamak, Allah’ın zâtı ve sıfatları hakkındaki âyetleri de Arap dilinin gösterdiği anlamlarıyla kabul edip bunların mâhiyetini Allah’a havale etmektir. Çünkü Allah, yaratıklara benzemez. “O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur” (Şurâ: 62/11)

Tekrar yinelemek isteriz ki Âl-i İmrân: 94/7. âyette anılan “Muhkem ve müteşâbih” deyimlerinin, Kur’ân ile ilgisi yoktur. Orada, Kitap ehli içinde bazı kişilerin, Kitaplarındaki bazı kapalı anlamlı âyetlerin ardına düşüp çarpıtmak suretiyle belaya uğrayacakları, iyi niyetli insanların ise arada bir ayırım yapmadan Kitabın tamamına inanıp teslim oldukları anlatılmaktadır.

Öyle ise çağlar boyunca Tefsîrde, Kur’ân ilimlerinde binâ edilen “Muhkem ve müteşâbih” tezleri, bunlar üzerinde yapılan tartışmalar, gerçekte Kur’ân’ın amacı dışına çıkmak, terimleri asıl anlamından kaydırıp başka anlamlara götürmekten başka bir şey değildir.

Kur’ân’ın içeriğiyle karşılaştırılınca daha birçok kavramın, zemîninden başka noktalara kaydırıldığı ve bunlardan Kur’ân’ın kastetmediği anlamlar çıkarıldığı anlaşılır. O halde asırların düşünce vâdîlerinden akıp bize gelen din kültürü mîrâsımızı, bilimsel bir yöntemle Kur’ân süzgecinden geçirmek zorunluluğu vardır. İşte bu önemli görev, yeni Kur’ân araştırıcılarının omuzlarındadır.

***

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş