NİKÂHIN UNSURLARI *** FAİZ ALANLAR SONSUZCA CEHENNEMDE Mİ KALACAK? PDF 
Pazar, 28 Nisan 2019 00:00

NİKÂHIN UNSURLARI

Merhaba sayın hocam, benim son günlerde merak ettiğim bir konu İslam’da evlenme usulü ile ilgili. Dini nikâh ya da imam nikâhı evlenme kurumunun bir kesin gereği midir acaba? Yoksa günümüzde şahitler huzurunda yapılan resmi nikâh, dini nikâh ya da imam nikâhını yerini tutar mı? Elbete resmi nikâhtan sonra dini nikâhını da yapılması güzel bir davranış olur ama eğer dini nikâh yapılmazsa helal olmayan bir evlilik mi yapmış oluruz? Dini nikâhın kesin yapılması şeklinde bir hüküm var mıdır? Şimdiden çok teşekkür ederim, hayırlı Ramazanlar dilerim...

Cevap: Nikâh, icap (öneri) ve kabulden ibarettir. Evlenecek olan erkek ve kadın bir araya gelip veya velilerine vekâlet verip erkeğin evlenme önerisi, kadın tarafından kabul edilir ve bu kabul de iki şahit tarafından saptanırsa nikâhın bütün unsurları tamamdır. Resmî nikâh, dinen de muteber nikâhtır. İmam tarafından yapılan dinî nikâh, aslında bir duâdan ibarettir. İnsanlar bunu yaptırmayınca tedirgin olurlar. Bu bakımdan yaptırmaları, gönül rahatlığı bakımından iyidir ama şart değildir. Resmî nikâhla evlenmiş olanlar, Allah katında da evli ve birbirlerine helâldirler.

 


 

 

FAİZ ALANLAR SONSUZCA CEHENNEMDE Mİ KALACAK?

Hocam Nisa Suresi’nde haksız yere bir mümini öldürenin sonsuz cehennemde kalacağı yazılı, ancak bu hükmün değiştirildiği ve şirk dışındaki günahların affedilebileceği hükmünün geldiği söyleniyor. Buna bakarak Bakara suresinde belirtilen faize tövbe ettikten sonra tekrar bu işe dönenlerin sonsuz cehennemde kalacağı hükmünün de değiştiğini ve bu büyük günahın da affedilebileceğini çıkarabilir miyiz? Saygılarımla...

Cevap: Kur’ân’da hulûd, sonsuzca değil, çok uzun zaman anlamına gelir. Sonsuzca azap Allah’ın adaletine uymaz. Kur’ân’ın birkaç yerinde verilecek cezanın suça denk olması, bir suça hak ettiğinden fazla cezanın zulüm olduğu, yapılan kötülüğü affetmenin ise ceza vermekten daha hayırlı olduğu (Nahl) vurgulanırken nasıl merhametlerin kaynağı olan Allah, günahkâr kulunu milyarlarca değil, sonsuzca azaba mahkûm eder? Azabın amacı da intikam değil, ıslahtır. Kasten adam öldürmüş olan da ağır cezaya –Kur’ân ağır cezayı hulûd azabı olarak açıklamaktadır- çarpılır, Allah’ın takdir ettiği azap süresi dolunca, yani kul günah kirlerinden temizlenince Allah’ın lütfuyla çıkıp cennete gider. Ama kul dünyada içtenlikle tevbe ile, hatâlarını telafi ederse Allah dilerse o kulunu affeder. Katilin saldırıp öldürdüğü maktulü de sevap vererek memnun eder. Böylece tevbe eden kul, azap çekmeden de cennete gidebilir.

Âyetin neshedildiği yani hükmünün yürürlükten kaldırıldığı görüşü ise Kur’ân’a terstir. Allah’ın sözü kaldırılmaz. Evvelâ bu âyet hüküm âyeti değil, haber âyetidir. Haberlerde nesih olmaz, yani verilen haberin tersi bir haber olamaz. Bu ne demektir? Allah, katili hulûd azabına çarptıracağını belirtmiş iken sonra bundan vazgeçtiğini belirtmesi, yani kendi yapacağı işi değiştirmesi, birinci sözünün ikinci sözüne aykırı düşmesi, hâşâ Allah’a yalan yakıştırma olur. Allah ne demişse öyledir. Âyetler arasında çelişki yoktur. Katil ağır cezayı hak eder ama Allah dilerse cezalıyı bağışlar. Çelişki bunun neresinde? “Allah’ın kelimelerinde bir değişme bulamazsın” (âyet)

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş