KABİR HAYATI ÜZERİNE (3) PDF 
Salı, 05 Mart 2019 00:00

KABİR HAYATI ÜZERİNE (3)

(...dünden devam)

Hz. Peygamber'in, kabir azâbından Allah'a sığınması:

Buhârî, Müslim ve başka hadis mecmualarında Allah Resûlü'nün, ashâbına kabir azâbından Allah'a sığınmayı öğrettiğini anlatan, bazı kimselerin kabirlerinde azap edildiklerini bildiren hadisler vardır. Peki ruh, kabrin içinde midir ki kabirde azap edilsin?

Cevap: Ruhun azâba uğratılması için kabrin içinde olması gerek­mez. Hadislere göre temiz ruhlar serbesttir, diledikleri yere giderler, fakat günahkâr ruhlar, tutuklanır, azâba sokulurlar. Ruhun uzun yıllar, içinde yaşadığı beden kalıbı ile de mânevî bağlantısı vardır. Onu düşünür, onun yanına gelir, onun halini görür. Hem böyle bedenini dışarıdan görür, hem de ruh, kendisini bedeninin içinde hisseder. Çünkü kendisi bedenden ayrılmakla beraber yine de şeffaf bir bedene, kendisini diğer ruhlardan ayıran lâtif bir cisme, bir şekle sahiptir. Bu şekil, dünyadaki bedeninin şeklidir. Ama ondan daha güzel veya daha çirkindir. Esas şekil o şekildir. Binaenaleyh, bedenden ayrılan ruh, yine kendisini bedende hisseder. Aynı zamanda kabirde bulunan bedeninin yanına gelir, kabrinin çev­resinde bulunur, ama oraya bağlı değildir. Başka yerlere de gider. Basiret gözü açık olanlar, o beden içinde yaşamış ruhun, azâpta mı, nimette mi olduğunu görebilirler. Hatta bazı hayvanların dahi azâpta olanları görüp hissettiklerine dair hadisler vardır. İşte Allah'ın Resûlü (s.a.v.), bazı ka­birde bulunanların azâba uğradıklarını söylemiştir, fakat onların ceset­lerine azap ediliyor dememiştir. Evet kabir azâbı vardır, fakat bu azap cesede değil, ruhadır.

İbn Hazm'ın da dediği gibi ruh bedenden ayrıldıktan sonra ta kıyamete kadar olan hali, kabir halidir. Bedenden ayrılan ruhun gördüğü azâba kabir azâbı denmiştir. Çünkü ruh hayatı, insanın ölümüyle başlar. Fakat insan ölünce genellikle kabre konulduğu için, ruh hayatına kabir hayatı denmiştir. Aslında kabir hayâtı, ruhun hayatıdır. Kabre konulsun konulmasın bedenden ayrılan ruhun hayatı, azap veya nimeti kabir ha­yatı, yani ölümden sonraki hayattır. Şimdi sahih hadislere dayanarak kabir azâbının mahiyetini anlatmağa çalışalım:

Kabir azâbının mâhiyeti

İnsanın dünyada yaptığı işler kaybolup gitmez. Her biri manevî bir şekil alarak zaptedilir. Mâlûmdur ki konuşulan bütün sesleri atmosfer, titreşim halinde zaptedip, muhafaza eder. Hareketlerimizin görüntüsü de yine dalgalar halinde uzayda kalır, yayılır; uzaydaki sesleri, verici ve alıcı âletler vasıtasıyla kulaklarımızın duyacağı frekansa getirip duyarız, uzaya yapılan görüntüleri de alıcı televizyon aracılığı ile ekrana yansıtırız. Yani uzaya yayılan hareketlerimizin titreşimleri, dalgaları, ancak âlet vasıtasıyla ekranda görülür. Demek ki uzay, hareketlerimizi de, ses­lerimizi de muhafaza etmektedir. Ne hareketlerimiz, ne de seslerimiz yok olup gitmemektedir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş