CAN VERME HALİ, KABİR HAYATI, CENNET HAYATI (2) PDF 
Pazartesi, 21 Ocak 2019 00:00

CAN VERME HALİ, KABİR HAYATI, CENNET HAYATI (2)

(...dünden devam)

"Tayyibîn: İyi insanlar olarak" vasfı, müşriklerin halini tasvîr eden "Zâlimî enfusihim: canlarına yazık edenler olarak"e karşılıktır. Müşrikler şirk ile canlarına yazık eder durumda iken melekler, onların canlarını almağa gelmişler ve onları, nefislerine yazık eder durumda bulmuşlardı. Ama bunlar, onların tersine, güzel işler yaparken melekler canlarını almağa gelmişler, onları bu güzel işler içinde bulmuşlardı. Ötekiler ömürlerini kötülük ve şirk ile bitirirken bunlar ömürlerini imân ve güzel işlerle bitirmişlerdir. Melekler bu güzel halde buldukları mü'minlere: "Yaptığınız iyiliklere karşılık cennete girin" derler. Kötülük edenlerin canlarını alırken onları azarlayan melekler, iyilik edenleri tatlı selâm ve müjdeleriyle okşarlar.

En'âm Sûresinin 93-94. âyetlerinde Allah'a yalan uyduran, yani kendi uydurduğu yalanı Allah'ın sözü diye ileri süren, ya da vahiy almadığı halde kendisine vahiy geldiğini söyleyen, ya da kendisinin de Allah'ın indirdiği gibi âyetler indirebileceğini iddiâ eden kimseden daha zalim (haksız) birinin olmayacağı vurgulanıyor ve bu tür iddiâlara sapan zâlimlerin, can verirken düşecekleri çetin durum tasvîr ediliyor.

Hakkı inkâr ederek haksızlığa sapanların, ölüm sıkıntılarına düş­tüklerinde, melekler onların canlarını almak üzere, ellerini onlara uza­tırlar:

– Haydi, canlarınızı çıkarıp verin, yahut haydi bedenlerinizden çıkın, elimize gelin! Allah'a karşı gerçek olmayan sözler söylediğinizden ve Allah'ın âyetlerini kabul etmeyip böbür-lenmenizden dolayı bugün alçaklık azabiyle cezâlandırılacak-sınız! derler.

Yükseklik taslayanlara, böbürlenenlere en uygun cezâ, alçaklık ce­zâ­sıdır. Burada böbürlenenler, orada alçaltılırlar.

Sonra yüce Allah’ın, huzuruna çıkarılan rûha hitâbı anlatılıyor:

“Sizi ilk kez yarattığımız zaman nasıl tek, çıplak, malsız, mülksüz idiyseniz, şimdi de bize öyle tek, yalnız ve her şeyden yoksun geldiniz.” Malınız, mülkünüz, eşiniz, dostunuz yok. Sizi ilk defa nasıl tek olarak yaratmış idiysek, yine öyle tek olarak huzurumuza geldiniz. Size ver­diğimiz, hayaline daldırdığımız; düşünüp durduğunuz dünyâ varlıklarını arkanızda bıraktınız. Malınız, paranız, sevdikleriniz sizinle beraber gel­mediler. Benim katımda size şefâatçi olacaklarını sanıp ibâdette bana ortak yaptığınız; ibâdet ederken benim yanımda onlara da taptığınız uydurma tanrılar nerede? Neden gelip size şefâatçi olmuyorlar? Onlarla bütün bağlantınız kesildi. O, tanrı sandığınız şeyler kaybolup gitti. Çün­kü onlar gerçek değil, sizin hayalinizden ibaret idi. Gerçekte benden başka tanrı yoktur. Siz onları tanrı sandınız ve hayallerinize taptınız. Gerçekler dünyâsında hayaller silinip gider.

 

(devamı yarın..)

 

*yazı arşivden alınmıştır

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş