Sevap puanlaması üzerine *** Türkçe ibadet *** İltifat ve Şükran Mesajı...

Sevap puanlaması üzerine

Sayın Hocam, sizi son yıllarda oldukça fazla karşıma çıkmaya başlayan ve değişik çevrelerden birçok hocanın konuşmalarında yer alan bir konuda tekrardan rahatsız ediyorum.

Hocalar konuşmalarında yapılan sevaplara son derece net sevap puanları çıkartıyorlar. Şöyle yaparsan 5 sevap, böyle yaparsan 10 sevap gibi. Elbette sevap işlemek için elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz ama böyle bir puanlamanın temeli var mı acaba? Bir kez daha Allah sizden razı olsun. Saygılarımla

Cevap: Bu konuda iki âyet var. A'raf Suresinin 160. âyeti: "Bir iyilik getirene on kat sevap verilir.", diğeri de Allah'ın, yapılan iyiliğe kat kat sevap vereceğini belirten Bakara Suresinin 261. âyetidir: "Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz dâne olmak üzere yedi başak veren bir dânenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah(ın lütfu) geniştir, (O) bilendir."

İşte Kur'ân'ın anlattığı budur. Allah, yapılan iyiliği kat kat fazlasıyla karşılar. İyiliğe fazlasıyla karşılık vermek Allah'ın lütfu gereğidir. Ama yapılan kötülüğe yüce Allah, ancak o kötülük kadar ceza verir. Çünkü Kur'ân'da, yine A'raf Suresinin 160. âyetinde kötülük yapmış olanın ancak dengi bir ceza ile cezalandırılacağı vurgulanmaktadır.

Bunun dışında bazı rivayetlerde o hocaların şu kadar bu kadar sevap diye puanladıkları eylemler, Kur’ân'a dayanmaz. O rivayetlerin bazıları eyleme, iyiliğe teşvik mahiyetinde söylenmiştir. Onda kelimelerin belirttiği puanlardan çok, Allah'ın iyilikleri, güzellikleri kat kat fazlasıyla karşılayacağını belirtmektir. Ama zaten o rivayetlerin birçoğu da sonraki insanlar tarafından ustalıkla uydurulup hadisler arasına sokulmuştur.

 

Türkçe ibadet

Hocam Türkçe namaz nasıl olmalı, bütün sureleri ve duaları Türkçe olarak okuyabilir miyiz? Bu konuda bizleri biraz daha aydınlatırsanız çok sevinirim. Allah sizin ilminizi arttırarak başarınızı daim kılsın.

Cevap: İçinden nasıl geliyorsa öyle yaparsın. Siz kendi gönlünüze danışın. Allah ile iletişiminiz en mükemmel biçimde nasıl ise öyle yapın. Zaten bu konuda daha önce hayli yazmıştım. Arşivden onlara ulaşılabilir.

 

İltifat ve Şükran Mesajı...

Sn. Prof. Dr. Süleyman Ateş, öncelikle İslam’a eserlerinizle yaptığınız katkılardan dolayı size memnuniyetimi sunarım.

İslam’ı ana kaynak olarak gördüğüm Kur’ân’dan incelemenin gereği neticesinde sizin 8-10 ciltlik Kur’ân tefsiri eserinizi edindim. Bunların yanında birçok eski âlimin de tefsir, kelam, akaid üzerinde yayınları bende mevcuttur. Hepsini bir arada okumanın bana fayda sağlayacağı ve ilmimi artıracağı düşüncesindeyim. Sizin tefsirinizde anlayamadığım bir kısım olursa tarafınıza sormak isterim, çünkü Diyanet’e bu sorulmaz.

İslam’a bakış açımı değiştirmeme neden olan konu, Ramazan ayında Sn. Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır ile birlikte TV de yaptığınız programdı. Orada sizleri dinlerken beni etkileyen ve bir anlamda hatamı görmemi sağlayan bir sözünüz vardı. Bu kısaca özetlenirse: ‘’Allah (C.C) namazın kılınışında vakit açısından bir dakika eksik bir dakika fazla olmuş buna bakmaz, kalbe bakar; kişinin imanına bakar; takvasına bakar.’’ Bu sözleriniz beni etkilemiştir. Gerçekten de katılık yerine tevazu sahibi olmak ve ibadeti bile sanki üzerinde borç yüküymüş gibi materyalist hale getirmenin yerine teslimiyet içerisinde, borç değil kulluk vazifesi olarak görmek gerektiğini bana hatırlattınız.

Günümüzde neredeyse her gün 1 yeni meal çıktığı ortamda insanların süratle Kur’ân’dan uzaklaştığını, çünkü her Arapçayı bilenin Kur’ân tercümesine yöneldiğini ve hatalar yüzünden kişilerin de yoldan çıkmasına neden olan çevirilerle –Elmalılı pazarlamacıları dâhil- iyice toplumun kaderci yapıldığını görmekteyim.

Sizin ilminizden de istifade etmek benim üzerime borç olduğunu söylemek durumundayım. Şükranlarımı sunar, Allah (C.C) den sizin gibi âlimleri başımızdan eksik etmemesini arzu ve niyaz ederim. Saygılarımla.

Cevap: Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Din gönül işidir, "dedi, demiş" işi değil. Piyasaya çıkan o karalamaların çoğu uydurmalar üzerine kuruludur. Temelde işaret ettiğiniz gibi şöhret ve para tutkusu, özellikle para tutkusu var. Bir de şu "ben" merkezcilik var, işte toplumun her kesiminde din alanında da bu ağır basmaktadır. Allah bizi bu "benci"likten korusun. Daima huzur içinde olmanız dileğimle.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş