İBÂDET(5)
Salı, 18 Temmuz 2017 00:00

İBÂDET(5)

(...dünden devam)

Peygamber (sav), aslâ Allah'a kulluktan ayrılmayacağını, yalnız Allah'a ibadet edeceğini, Allah'a isyân ettiği takdirde âhiret azâbına uğrayacağını, Allah'tan başkasına tapanların hem kendilerini, hem âilelerini mahvedeceklerini söylemesini emreden bu âyetler, kendisini tevhîd dâvâsından vazgeçirmeğe, yolundan döndürmeğe uğraşan müşriklere bir cevaptır. Mukatil'e göre Kureyş kâfirleri, Peygamber(sav)e: "Seni, getirdiğin bu dine yönelten sebep nedir? Babanın ve dedenin ve kavminin dinlerine baksana. Onlar Lât ve Uzzâ'ya taparlar" demişler, onun üzerine bu âyetler inmiş (Mefâtîhu'l-gayb: 26/254). Esasen bu âyetler, Mekke devrinin ilk üçte birinin sonunda inmiştir.

Zümer 16. âyette, kendi canlarıyla birlikte âilelerini de ziyana sokacak olan müşriklerin, uğrayacakları husran anlatılıyor: Onları, altlarından ve üstlerinden ateşten gölgeler saracaktır! Onlar, her yandan kendilerini saran bu alevli dumanların karanlığında kıvranırken yüce Allah kullarını bu korkunç sonuca uğramaktan sakındırmaktadır: "Ey kullarım, benden ittika edin (korkun)" Aksi takdirde bu sonuca uğrarsınız, buyurmaktadır.

Vik āye kökünden ifti‘âl veznindeki ittikā, korunmak demek­tir. Al­lah’tan korkup çekinmeğe takvâ denilir. Allah'ın yasaklarından kaçmak, emirlerini tutmak suretiyle O'nun gazabından korunmak anlamına gelen takvâ'nın, ikiyüzden fazla âyette zikredilmesi, takvâ nın önemini belirtir. Takvâ, dinin özüdür. Dini emirler, takvâ için yerine getirilir:Tâ ki korunasınız” (Bakara: 92/183) âyeti, orucun, takvâ için emredildiğini buyurmaktadır. Yûnus Sûresinin 62-63’ncü, A‘râf Sûresinin 156’ncı, Bakara Sûresinin 103’ncü, Mâide Sûresinin 93’ncü âyetleri, takvâ olmadıkça sadece imanın, insanın kurtuluşuna yetmeyeceğini belirtir. Daha açık bir deyimle Allah'ın emirlerini tutma, yasaklarından kaçma azmi olmadıkça yalnız iman yeterli değildir. Çünkü içteki imanın dıştaki delîli takvâdır. Takvâ, kişiyi Allah'ın emir ve yasaklarını uygulamaya götürür.

"Allah takvâ sâhibine bir çıkış yolu gösterir ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.” (Talâk: 100/2-3), "Güzel sonuç ve başarı, takvâ sahiplerine âittir” (Hûd: 52/49), “Allah takvâ sahiplerine bir furkan verir, onların kötülüklerini örter günâhlarını bağışlar.” (Enfâl: 93/29)

İşte bundan dolayı Allah kullarını takvâya yöneltmiş, azıkların en hayırlısının takvâ olduğunu söylemiştir (Bakara: 92/197). Takvâ sâhipleri, Allah'ın dostlarıdır (Yûnus: 51/62-63). Allah da takvâ sahiplerinin velîsidir (Câsiye: 65/l9). Allah katında en üstün olan, en fazla takvâ sahibi olandır (Hucurât: 105/13). İbâdet ve duânın kabulü takvâya bağlıdır. Çünkü “Allah ancak müttekîlerden (takvâ sâhiplerinden) kabul eder.” (Mâide: 110/27).

(devamı yarın..)