"ATATÜRK VE DİN" (1) PDF 
Pazartesi, 24 Eylül 2018 00:00

"ATATÜRK VE DİN" (1)

S.D.Ü. İlâhiyat Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. İsmail Yakıt'ın yazdığı, "Atatürk ve Din" adlı Kitabı yayınlamıştır. 2002 yılında basılmış olan ve küçük boy 65 sayfadan oluşan Kitapta: "Atatürk'ün Din Anlayışı, Hz. Muhammed'e Kur'ân-ı Kerim'e, ger­çek din bilginlerine bakışı, azgelişmişliğin nedenleri ve din eğitimi konusundaki düşünceleri özlü biçimde yansıtılmaya çalışıl­mıştır. Kitapta Atatürk'ün asla dinsiz olmadığı, Ramazanlarda Dol­mabahçe sarayında hafızları toplayıp Kur'ân dinlediği, dini sohbetler yaptığı; annesinin ruhu için hafızlara hatim ısmarladığı, dinin ruhunu kav­ramış aydın bilginlere saygı duyduğu belirtil­mektedir.

Atatürk'ün çeşitli münasebetlerle belirttiği bazı görüşle­rinden ve söylemlerinden örnekler verilmektedir:

Milli Mücadelenin kazanılmasından sonra gittiği Balıke­sir'de, 7.2.1923 tarihinde Zağnos Paşa Camiinde öğle namazının kılınmasını müteakip şehitlerin ruhuna ithafen okunan mevlitten sonra minbere çıkan Atatürk, halka hitaben şunları söylüyor:

"Ey millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, âtıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Haz­retleri, Cenabı Hak tarafından insanlara hakayık-ı dîniyyeyi (din ger­çeklerini) tebliğe memur ve resul olmuştur. Kanun-ı esâsî (anayasa), cümlenizce malûmdur ki Kur'ân-ı azîmüşşan'daki nusustur (âyetler­dir). İnsanlara feyiz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir, ekmel (en olgun) dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen te­vafuk ve tetabuk etmekte(uygun düşmekte)dir...

Arkadaşlar! Cenâbı Peygamber, mesaîsinde iki dâra yani iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Efendiler, camiler, birbirimi­zin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Câmiler, tâat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lâzım geldiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır... İşte biz de burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için, bilhassa haki­miyetimiz (egemenliğimiz) için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepi­nizin düşündüklerini anlamak istiyorum...." (s. 11-12, Karal, 65; Borak, 29-30, Söylev: 2/94...)

Fransız gazeteci Maurice Perno'nun din hakkında sorduğu soruya Atatürk'ün verdiği yanıt:

"Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinimize, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam öyle inanıyorum. Şuura muhalif (mantığa aykırı) terak­kiye (ilerlemeye) engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Türkiye'ye istiklâ­lini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'î (yapay), batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu âcizler sırası gelince aydınlanacaklardır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş