İNCİL VE TEVRAT İLE İLGİLİ SORULAR (2) PDF 
Çarşamba, 29 Ağustos 2018 00:00

İNCİL VE TEVRAT İLE İLGİLİ SORULAR (2)

(...dünden devam)

2) Tahrîf, sözün içine batıl kuşkular atmak ve bozuk yorumlarla sözü asıl anlamı dışına çıkarmaktır. Bu tür tahrîfi, İslâm milletleri içinde türeyen mezhepler de yapmışlardır.

3)Yahudîler, Hz. Peygamber'in yanına gelir, birtakım sorular so­rarlar, yanından çıktıklarında da ondan duydukları sözleri kasden bozar, yanlış anlamlara çekerlerdi (Mefâtîhu'l-ğayb: 3/341).

Reşîd Rızâ da Hindli bilgin Şeyh Rahmetullâh'ın, İzhâru'l-Hakk adlı eserinde, Kitâbı Mukaddes'teki kelime ve anlam tahrîflerine, katma ve çıkarmalara yüz misal vermiş olduğunu söylüyor:

Tevrât'taki katmalardan biri de Tekvîn Kitâbının 36’ncı bâbındaki 31’nci âyettir. Bu âyette: "İsrail oğulları üzerine bir kral krallık etmeden önce Edom diyarında krallık eden krallar şunlardır.." deniyor. Bu âyet, Hz. Mûsâ tarafından söylenmektedir. Oysa bu âyetin, Mûsâ'nın sözü olması mümkün değildir. Çünkü Hz. Mûsâ zamanındaki Edom'da İsrâil oğul­larından bir kral olmamıştır. İsrâil oğullarından ilk kral, Mûsâ'dan üç asır sonra gelmiş olan Saul'dur.

Tevrât müfessirlerinden Adam Clark da "32-39’ncu âyetlerin, Tevrât'ın doğru bir nüshasına hâşiye olarak yazıldığını, sonra onu istinsâh eden birinin, bunları Tevrât metninden sanıp Tevrat'a soktuğunu kesinliğe yakın bir biçimde kuvvetle zannediyorum" diyor.

Daha bunun gibi örnekler çoktur. Tevrât müfessirleri, Tevrât'ı, yazan Azrâ'nın, Tevrât'a bazı şeyler kattığını, bazı ibâreleri ilâve edenin kim olduğunu bilmediklerini, ancak bunları Mûsâ'nın yazmadığını açık­lamışlardır. Bâbil'e âit sözlerin çokluğu da Tevrât'ın, İsrâil oğullarının Babil esaretinden sonra yazılmış olduğunu kanıtlar (Tefsîru'l-Kur'âni'l-Hakîm, 5/141).

Tevrât'a tahrîfât girdiğinde kuşku yoktur. Zaten Hz. Mûsâ'dan asır­larca sonra derlenebilmiş bir Kitâbın, aynen korunmuş olması mümkün değildir. Tevrât, çeşitli asırlardaki Yahudi peygamberlerinin, din adamları­nın söz ve yazılarının derlenmesinden oluşmuş ve ancak Babil esaretinden sonra derlenmiştir. Bundan dolayı Tevrât'ta Babil sözlerine çok rastlan­maktadır. Ama Kur'ânı Kerîm, Hz. Peygamber devrinde Yahudilerin el­lerinde bulunan Kitâbı -temeli İlâhî olduğu için- İlâhî Kitâb kabul etmekte­dir. Çünkü çeşitli devirlerdeki peygamberler tarafından derlenmiş olsa da yine esas itibariyle ilhâma dayalı İlâhî bir Kitâb'dır. Bundan dolayı Kur'ân Yahudilere ehlu'l-Kitâb (İlâhî Kitâb sâhibi) demekte ve kendisinin de o Kitâbı doğrulayıcı olarak geldiğini çeşitli âyetlerinde vurgulamak­tadır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş