NAKŞİBEND HZ.LERİNİN VİRDİ (6)
Cuma, 24 Ağustos 2018 00:00

NAKŞİBEND HZ.LERİNİN VİRDİ (6)

(... Bayram öncesi yazının devamı)

Ey koruyucu bizi koru! Ey velî, ey herşeyin mâliki, ey şânı yüce, ey (ilâhlığının delîli) yüksek, ey kendisinden başka tanrı olmayan, ey Allah, ey diri, ey yönetici, ey Hak, ey Bir, ey Tek, ey Samed (herşeyin kendisine muhtaç olduğu), ey bağışı çok, ey (hayır ve bereket kapılarını) açan, ey yaşatan, ey öldüren, ey kahredici, ey selâm (barış ve huzur getiren)! "Rahîm Rabden sözlü selâm!"[1] "Onlara karşı Allah, sana yetecektir (seni o inkârcı düşmanlarından koruyacaktır). O işitendir, bilendir."[2] O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka tanrı yoktur. Rahmân'dır (yalvaranı eli boş döndürmez), Rahîm'dir (duâ edeni yoksun bı­rakmaz) Melik'tir (herşeyin sahibidir), Kuddûs'tür (kusurlardan uzaktır), Selâm'dır (eksikliklerden ârî, barış ve huzur verendir), Mü’min'dir (güven veren'dir), Müheymin'dir (herşeyi kollayıp koruyandır), azîz (daima gāliptir), Ceb­bâr'dır (buyruğu herşeye geçendir, yaratıklarının işlerini düzeltendir), Mütekebbir'dir (yü­cedir), Hâlik'tir (yaratıcıdır), Bârî (ihtilâftan uzak, karşı gelinmez yaratıcıdır), Musavvir'dir (eşyâya ve ana karnında yavrulara şekil verendir), Ğaffâr'dır (çok bağışlayıcıdır), Muîd'dir (öldürüp yeniden yaratandır), Berr'dir (iyilik edicidir), Muhsî'dir (yara­tıklarını bir bir sayan, herşeyi tek tek bütün detayiyle bilendir), Raz­zâk'tır (rızık veren, besleyendir), Kābıd'dır (dile­diğinden rızkı tutan, alandır), Hâfid'dir (alçaltandır), Râfi‘dir (yükseltendir, dilediklerini alçaltır, dilediklerini yükseltir), Muizz'dir (dilediğini azîz edendir), Muzill'dir (dilediğini zelîl kılandır), Mukît'tir (azık­ları yaratandır), Sâdık'tır (doğru söyleyendir), Bâkî'dir (sürekli her zaman var olandır), Raûf'tur (şefkatlidir), Nâfi‘dir (fayda ve­rendir), Dârr'dır (zarar verendir, fayda ve zararı yaratandır), Mühlik'tir (dilediğini helâk edendir), Mukaddim'dir (dilediğini öne geçiren, önce yaratandır), Muah­hir'dir (dilediğini geri bırakan, sonra yaratandır), Afüvv'dür (affedendir), Muğnî'dir (zengin edendir), Müntakim'dir (öc alandır), Tevvâb'dır (tev­beleri çok kabul edendir), Se­mî‘dir (herşeyi işitendir), alîm'dir (herşeyi bi­lendir). Allah bize yeter O, ne güzel vekîldir, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. Ey yok olmayan dâim! Ey kendisine zevâl olmayan var! Ey vezirsiz yönetici! Bize ve ana-babamıza her güçlüğü kolaylaştır!

Allahım! Senin verdiğine engel olacak yoktur. Senin ver­mediğine de verecek yoktur. Senin yaptığını geri çevirecek yok­tur. Senin şaşırttığını doğru yola götürecek, senin doğru yola gö­türdüğünü de şaşırtacak yoktur. Senin güçleştirdiğini kolay­laştıracak, senin kolaylaştırdığını da güçleştirecek yoktur. Senin ver­diğin hükmü değiştirecek yoktur. Zengin olana zenginliğinin (mevkî sahibine mevkîinin) sana karşı hiçbir yararı olmaz. Yüce Rabbimi eksikliklerden tenzih ederim. O yücedir, (duâ edene) cevap verendir, âdildir, (yaratıklarını) gözetip koruyandır, çok yücedir, (duâ edene) cevap verendir, zengindir, yol gösterendir, sabırlıdır (halîmdir), celîl (büyük, muhteşem)dir, yoktan var edi­cidir, nûrdur, adâletle hüküm verendir, (insanları kıyâmet gü­nünde) toplayıcıdır, verendir, alandır. Allah’tan başka tanrı yok­tur, vekîldir (işleri görendir, kendisine güvenilendir), şehîd (her­şeyi görendir), Allah’tan başka tanrı yoktur. O metîndir, mecîddir (zâtında ve sıfatlarında benzeri yoktur). Allah’tan başka tanrı yoktur. O, Vâcid'dir (herşeyi bulan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, sevgi ve feyz verendir), Velî'dir (herşeyi yöne­tendir). Allah’tan başka tanrı yoktur. O, Mâcid'dir (muazzamdır), Müteâlî'dir (eksik sıfatlardan münezzehdir).

Biz, her korkuya karşı lâ ilâhe illâllâh (Allah’tan başka tanrı yoktur) sözünü, her nimet ve güzel yaşam için el-Hamdu lillâh (Allah’a hamdolsun) sözünü, her bolluğa karşı eş-şükrü lillâh (Al­lah’a şükür) sözünü, her olağanüstü şeye karşı subhâ­nallâh (Allah’ın şânı eksikliklerden yüce, münezzehtir) sözünü, her şiddet ve sıkıntıya karşı hasbiyallâh (Allah bana yeter) sözünü, her günaha karşı estağfirullâh (Allah’tan mağfiret dilerim) sözünü, her üzüntü ve tasaya karşı mâşâallâh (Allah böyle dilemiş) sözünü, kazâ ve kaderin doğurduğu her olaya karşı tevek­keltu alâllah (Allah’a dayandım) sözünü, her musibete (ölüme, belâya) karşı innâ lillâh ve innâ ileyhi râci’ûn (Biz Allah içiniz ve biz O’na döneceğiz) sözünü, (yaptığımız) her tâat (ibâdet) için lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh (Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir. Allah’ın verdiği güç ve başarı ile bu ibâdeti yaptım, bunu ben kendi gücümle yapamam, O güç vermeyince hiçbir şey yapılmaz) sözünü, her helâk, elem ve hüzün için ista'antu billâh (Allah’tan yardım dilerim) sözünü hazırladık. (Bu olaylar karşısında bu sözleri söyleyerek Allah’a bağlılık ve güvenimizi bildiririz.)



[1]. Yâsîn sûresi, 58’inci âyet

[2]. Bakara sûresi, 137’nci âyet

 

(devamı yarın..)