NAKŞİBEND HZ.LERİNİN VİRDİ (3) PDF 
Cumartesi, 18 Ağustos 2018 00:00

NAKŞİBEND HZ.LERİNİN VİRDİ (3)

(...dünden devam)

RAHMAN VE RAHİM ALLAH’IN ADIYLA

Allahım! Sen diri, yönetici, apaçık gerçek pâdişahsın, senden başka tanrı yoktur. Rabbim, ben senin kulunum. Elimden geldiği kadar senin ahdinde ve va‘dindeyim, kulluk etme hu­su­sunda sana verdiğim sözdeyim. Peygamberin aracılığı ile gön­derdiğin emirlere uyuyor, buyruğunu tutanlara va'dettiğin mü­kâfatlara güveniyorum. Yaptıklarımın şerrinden sana sığını­rım. Senin bana olan sonsuz nimetlerini, buna karşılık benim ku­su­rumu itiraf ediyorum. Beni bağışla, zira senden başka günahları bağışlayacak yoktur, ey bağış­layıcı! Allah’ı tesbîh eder, Allah’a hamdederim. Allah’tan başka tanrı yoktur. Allah, herşeyden bü­yüktür. Hareket ve kudret, yalnız Allah iledir. (ancak O’nun yar­dımiyle hareket edilebilir, ancak O’nun yardımiyle insana iş yapma gücü gelir). O, evveldir, âhirdir, zahirdir, bâtındır, öndür, sondur, açıktır, gizlidir, O, herşeyi bilendir. Allah’tan başka tanrı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nundur, yaşatır, öldürür, O, öl­meyen diridir. Hayır O’nun elindedir, O, herşeye kadirdir.

Ey ulu, büyük Allahım! Sen eksikliklerden münezzehsin! Ey bütün keremlerin sahibi olan yönetici, ey sırları, gizlileri bilen, sen eksikliklerden münezzehsin! Ey toprakta ve gökte olanları diriltecek olan, sen eksikliklerden münezzehsin! Ey bütün yaratıkların ma‘­bûdu! Sen eksikliklerden münezzehsin! Ey vecdi (hüzün ve sevgiyi) ve olayları takdir eden, sen eksikliklerden münezzehsin! Ey kendisine âfetlerin bulaşmadığı zât! Sen, eksikliklerden münezzehsin! Ey zamanları ve vakitleri yaratan! Sen eksikliklerden münezzehsin! Kudretin yücedir. Sen, zâlimlerin senin hakkında söyledikleri sözlerden münezzehsin! Ey boyunları dünya ve âhiret azâbından kurtaran! Sen eksik­liklerden münezzehsin! Ey sebepleri yaratan! Sen eksikliklerden münezzehsin! Ey ölmeyen, diri yönetici! Sen eksikliklerden münezzehsin! Benim ve bütün insanların ilâhı, sen eksikliklerden münezzehsin! Rabbimiz, bizi yarattın ve birçok yaratıklardan da üstün kıldın. Sana hamdolsun. Nimetleri yaratıp bizlere veren sensin. Kudret ve zenginlik, her çeşit nimet, sana mahsustur. Rabbimiz! Sen kutlusun, yücesin. Senden mağfiret diler, sana tevbe ederiz.

Allahım! Sen evvelsin, senden önce hiçbir şey yoktur. Sen âhirsin, senden sonra hiç bir şey yoktur. Sen zâhirsin (açıksın), sana benzer hiçbir şey yoktur. Sen bâtın (gizli) sin, (senin lütfettiklerinden başka) hiç kimse seni göremez. Sen çokluksuz teksin, sen vezirsiz kadirsin, sen danışmansız idarecisin.

"De ki: Allahım! (ey) mülkün sahibi! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü alırsın; dilediğini yükseltirsin, dile­diğini alçaltırsın. Hayır senin elindedir. Sen herşeye kādirsin. Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın; ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın, dilediğini hesapsız rızıklan­dı­rırsın." [1]

Ey dünyada bütün yaratıkların gözlerinden gizlenen. Sen eksikliklerden münezzehsin! Ey vakar ve ululuk elbisesine bürü­nen (vakar ve ululuk sıfatleriyle nitelenen) sen eksiklik­lerden münez­zehsin! Ey bütün eşyanın mâliki! Sen eksikliklerder münezzehsin! Ey kudret ve yüceliğiyle izzet gösteren, göklerde ve hüsnâ’da[2] mevcut olanları bilen! Sen eksikliklerden münezzehsin! Ey göğüslerde ve bağırsaklarda (karında) dolaşanları bilen ve ey Arûz’u (Mekke ve Medine’yi) diğer kentlere ve kasabalara üstün kılan! Sen eksikliklerden münezzehsin. Ey görülmeyecek kadar yüce ve latîf olan, sen eksikliklerden münezzehsin! Rabbimiz, sen kutlusun, yücesin, senden başka tanrı yoktur, senden başka gālip yoktur.

Allahım! Sen nimet veren kerem sahibisin. (Dile­diğin­den) nimetini alırsın, (kullarının iyi amellerine) karşılık verirsin. Tanıklık ederim ki Sen, kendinden başka tanrı olmayan Allahsın. Sen benim Rabbim ve herşeyin Rabbisin. Gökleri ve yeri yoktan var eden, gizliyi ve açığı bilen, yüce, büyük, ulusun. Tâ Hâ, Tâ Sîn Mîm, Tâ Sîn, Yâ Sîn, Hâ Mîm Ayn Sîn Kāf (Bu büyük isimler yüzüsuyu hürmetine ilâhî!). "İki denizi salıverdi; birbirlerine kavuşuyorlar (temas ediyorlar). Fakat aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışamıyorlar."[3] "Allah ki O’ndan başka tanrı yoktur, daima diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O’nun ilminden, ancak ken­disinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere bütün kâinata hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kendisine ağır gelmez. O, yücedir, büyüktür."[4]



[1] . Âl-i ‘İmrân, sûresi, 26-27’nci âyetler.

[2] . Hüsnâ: Güzellik, güzel sonuç, zafer ve cennet mânâ­la­rına gelir.

[3] . Rahmân sûresi, 19-20’nci âyetler.

[4] . Bakara sûresi, 255’inci âyet.

 

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş