CİNLER HAKINDA KUR’ÂN NE DİYOR (6) |
Pazar, 29 Temmuz 2018 00:00 | |||
CÄ°NLER HAKINDA KUR’ÂN NE DÄ°YOR (6)(...dünden devam) Abdullah ibn Abbâs'a göre Hz. Peygamber (s.a.v.) cinleri görmemiÅŸ, özel olarak onlara Kur'ân okumak için de gitmemiÅŸtir. Ancak birkaç arkadaşıyla beraber Ukâz çarşısına giderken Nahle denilen yerde sabah namazını kıldıkları sırada cinler, onun okuduÄŸu Kur'ân'ı dinlemiÅŸlerdir. Ä°bn Abbâs'ın bu rivâyetinden, Hz. Peygamber'in cinleri görmediÄŸi, ancak kendisi sabah namazında Kur'ân okurken raslantı olarak oradan geçen cinlerin, duydukları Kur'ân'dan çok etkilenip ona inandıkları, gidip kavimlerini de Allah'ın da'vetçisine inanmaÄŸa, ÅŸirki bırakmaÄŸa çağırdıkları; onların bu eylemlerinin, sonradan Peygamber'e vahy ile bildirildiÄŸi anlaşılmaktadır. Abdullah ibn Mes‘ûd'dan gelen rivâyetler çeliÅŸkilerle doludur. Çünkü ilk rivâyette Peygamber'in, bir gece ortadan kaybolduÄŸu, ertesi sabah Hira tarafından çıkageldiÄŸi ve cinlere Kur'ân okumak için çaÄŸrıldığını söylediÄŸi ve sahâbîlerden hiç kimsenin bu olayı görmediÄŸi anlatılıyor. DiÄŸerinde ise Peygamber'in, gidip cinlere Kur'ân okumak için emir aldığı, kendisiyle beraber kimin geleceÄŸini sorduÄŸu; Peygamber, rica tarzındaki bu sorusunu üç kez yinelemesine raÄŸmen en sonunda Abdullah ibn Mes‘ûd'dan baÅŸka kimsenin cevap vermediÄŸi; gitmek istemediÄŸi belirtiliyor. Hz. Peygamber, sahâbîlerini, cinleri görmek veya en azından onların Kur'an dinlemesi olayında bulunmak üzere davet ettiÄŸi halde onların ses çıkarmamaları, gitmek istememeleri olacak ÅŸey deÄŸildir. Mekke'de her türlü güçlüklere göğüs gererek ona inanmış, onun uÄŸrunda ÅŸehid olmaÄŸa hazır hiçbir sahâbînin, Peygamber'in bu isteÄŸine olumlu cevap vermemesi veya isteksizlik göstermesi düşünülemez. EÄŸer rivâyette onların olayı görmeÄŸe cesaret edemedikleri anlatılmak isteniyorsa, bundan onların Peygamber'e güvenmedikleri anlamı çıkar ki imana dahi aykırı bir durumdur. Kaldı ki rivâyette Peygamber'in cinler için kemiÄŸi ve deve gübresini azık olarak belirlediÄŸi anlatılmaktadır. Cinler rûhsal varlıklardır. SokaÄŸa atılmış kemik ile deve gübresi sadece mikropların ürediÄŸi ortamdır. Cinlerin böyle maddi ÅŸeylerle beslenmesi söz konusu olamaz. Kur'ân-ı Kerîm'in, "Güzel ÅŸeyleri helâl kılan elçi" olarak tanımladığı Peygamber (s.a.v.), nasıl olur da mikrop barınağı olan atılmış kemik ve deve gübresi gibi pis ÅŸeyleri cinlere azık yapar? Cinler yeni yaratılmış varlıklar deÄŸildi. Onlar, insanlardan da önce yaratılmıştı. Yaratıldıkları zamandan o güne dek ne ile besleniyor idiyseler, yine onunla beslenirler. Onların besinini neden Peygamber belirlesin? Onların gıdası insanların gıdası türünden deÄŸildir ki onlara maddi ve hem de pis ÅŸeyler azık olarak belirlensin. Bu rivâyet her bakımdan çürüktür. (devamı yarın..)
|