KURAN'DA TEKRARLARIN HİKMETİ (15) PDF 
Pazartesi, 16 Temmuz 2018 00:00

KURAN'DA TEKRARLARIN HİKMETİ (15)

(...dünden devam)

"Ve eğer ortak koşanlardan biri güvence dileyip yanına gelmek isterse, onu yanına al ki Allah'ın sözünü işitsin; sonra onu güven içinde bulunacağı yere ulaştır. Böyle yap, çünkü onlar, bilmez bir topluluktur. Ortak koşanların, Allah'ın yanında ve Elçisinin yanında nasıl antlaşması olabilir? Ancak Mescid-i Haram'da anlaştıklarınız hariç. Onlar size dürüst davrandıkça siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah, korunanları sever. Evet (o müşriklerin, Allah ve Elçisi yanında) nasıl (ahdi olabilir)? Eğer onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne and, ne de antlaşma gözetmezlerdi. Ağızlarıyle sizi razı ederler, fakat gönülleri sizi istemez. Çokları da yoldan çıkmışlardır. Allah'ın âyetlerini az bir paraya sattılar da O'nun yoluna engel oldular, onların yaptıkları, gerçekten ne kötüdür! Bir mü'mine karşı ne and, ne de antlaşma gözetmezler. İşte saldırganlar onlardır. Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekâtı verirlerse, dinde sizin kardeşlerinizdirler. Biz bilen bir kavme âyetleri böyle uzun uzun açıkladık. Eğer antlaşma yaptıktan sonra antlarını bozarlar ve dininize dil uzatırlarsa, o küfür önderleriyle hemen savaşın. Çünkü onların antları yoktur; belki böylece yaptıklarına son verirler"(Tevbe Sûresi: 6-12).

Bütün bunlar, ancak ahidlerini bozan, Müslümanlara saldıran müşriklerle savaşılacağını, yoksa durup dururken zorla insanları Müslüman yapmak için kimse ile savaşılamayacağını kanıtlar. "Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse..." âyeti, müşrik iken Müslüman olanları kasdediyor. Yani onlar tevbe edip Müslüman olurlarsa ne a'lâ, Müslümanların din kardeşleri olurlar. Ama inanmadıkları halde sözlerinde dururlarsa onlara da saldırılmaz. Fakat verdikleri sözden cayar, antlaşmalarını bozar, dine saldırırlarsa bu tutumlarından vazgeçinceye kadar onlarla savaşın.

Tevbe Sûresi 36 ncı âyetteki "Müşriklerle topyekün savaşın" cümlesi onun tamamlayıcısıdır. Bu son cümle birincideki şüpheyi kaldırmakta, Müslümanların kendileriyle topyekün savaşan müşriklere karşı topyekün savaşmalarını emretmektedir. "Ancak aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar, yâhut hem sizinle hem de kendi toplumlarıyle savaşmaktan sıkılarak size gelenler hariç. Allah dileseydi onları sizin başınıza musallat ederdi. O halde onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmazlar ve sizinle barış içinde yaşamak isterlerse, Allah, size onlara saldırmak için bir yol vermemiştir" (Nisâ' Sûresi: 90) âyeti, müşrik de olsa Müslümanlarla barış içinde bulunan kimselerle savaşılmayacağını açıklıkla ortaya koymaktadır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş