RAMAZAN BAYRAMI MESAJI
Cuma, 15 Haziran 2018 00:00

RAMAZAN BAYRAMI MESAJI

Allah'ın lütfuyla bir bayrama daha yetişmiş bulunuyoruz. Yüce Allah bu mübarek günleri, başta İslâm âlemi olmak üzere bütün insanlığa barış, huzur ve mutluluk vesilesi kılsın! Bayramınız mübârek olsun. Bu münasebetle okurlarımla biraz dertleşmek istiyorum.

Melekût âleminden insanlığa gönderilen dinlerin amacı, insanları kardeş yapmaktır. Din, Allah'ın birliğine iman ve kardeşlik temeli üzerine kurulmuştur. Ama gelin görün ki barış temeline kurulu dinler, kimi dar ufuklu bencil din adamları tarafından yanlış yorumlanarak kavga ve düşmanlık aracı yapılmıştır. İnsan egoizmi, insanın "Ene: Ben" duygusu, zaman zaman dinleri asıl amacından saptırmıştır. Tarihte birkaç asır süren Haçlı saldırganlığı bunun en belirgin örneklerindendir.

Müslüman Anadolu halkı çeşitli unsurlarıyla yani Türküyle, Kürdüyle, Laziyle, Çerkesiyle bin yıl bir arada kardeşçe yaşıyordu. Ama zaman zaman birileri çıktı, bu birliği bozmaya çalıştı. Müslümanı Müslümana düşman edip birbirlerine saldırttı, ırkçılık fikrini ortaya atıp binlerce, belki yüz binlerce insanın ölümüne sebeboldu. Vaktiyle bu konuda şunları yazmıştım:

"Vicdansızlar, milletin güvenliğini korumaya çalışan polislerimize, askerlerimize pusu kuruyor, şehid ediyorlar! Türk'ü Kürt'ü birbirine düşman etmeğe çalışıyorlar. Allah bu vatanı hainlerin tuzağına düşürmesin ve millet birliğini bozmasın. Biz hepimiz Müslümanız. Müslümanlık üst kimliğimizdir. Her Müslüman ötekinin kardeşidir. İslâm'da ırkçılık yoktur. Peygamberimiz, ırkçılık güden Arap bedevîlerinin helâk olduğunu vurgulamıştır. Irkçılık ilkelliktir. Bütün insanlar aynı kökene dayanır. Önemli olan inanç ve mefkûre birliğidir. İslâm bizi birleştirmiş, kardeş yapmıştır. Cenabı Hak: "Ey inananlar, Allah’tan, O’na yaraşır bi­çimde korkun ve ancak Müslüman­lar olarak ölün. Ve topluca Allah’ın ipine yapışın, ayrılmayın; Allah’ın size olan ni‘metini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz, (Allah) kalblerinizi uzlaştırdı. O’nun ni‘metiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çu­kurun kenarında bulu­nuyordunuz, (Allah) sizi o durumdan kurtardı. Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki, yola gelesiniz." (Âli İmran Suresi: 102-103) buyurmaktadır. Birlikten kuvvet doğar. İnce teller birleştirilince gemileri zapteden halatlar olur. Ama tek tel hemen kopuverir.

İstemiyorlar Türkiye'nin güçlenmesini, Avrupa'nın karşısında bir süper güç haline gelmesini. Onun için ırkçılık hareketini körükleyerek bizi bölmek, zayıflatmak, çökertmek istiyorlar. Bu tuzağa düşmek, şeytana yem olmak demektir.

Ey askere, polise pusu kurup hunharca öldürenler, sizde hiç vicdan yok mu? Ne istiyorsunuz? Ülkeyi bölerseniz elinize ne geçecek? Herhalde birkaç kişinin düşlediği o sözüm ona devlette bakan, başbakan gibi mevkilere gelebilme düşüncesi. Bunun asıl halka faydası ne?

Bu memlekette Kürt ile Türk arasında ne fark var? İsteyen herkes vali oluyor, milletvekili oluyor, bakan oluyor, cumhurbaşkanı oluyor. Doğuya ve güneydoğuya dünya kadar yol yapıldı, baraj yapıldı ve yapılıyor. Ama bu terör hareketleri doğu bölgelerine yatırım yapılmasını önlüyorlar. O halde bu davranışlar kimin yararına? Bundan en büyük zararı oralarda yaşayan Kürt vatandaşlar görüyorlar. Öyle ise bu eylemlerin Kürt halkı lehine olduğu söylenebilir mi? Hiç kuşkusuz bu olaylarda Türkiye'nin kalkınmasını istemeyen dış güçlerin parmağı vardır.

Sözde ateş kes ilan edenler, büyük şehirlerde sokakları kana bulamak için kilolarca patlayıcı maddeleri şuraya buraya sevk etmişlerdi. Bu nasıl iştir, kardeş kardeşi öldürmek için ellerinden gelen her türlü hainliği yapmaktan çekinmiyorlar. Bu hareketlerden bütün millet, Kürt’ü de Türk’ü de ziyan ediyor. Kazanan, Türkiye’nin ilerlemesini, gelişmesini istemeyen yüzde dost özde düşman uluslar. Yüz milyarlarca dolar terör yüzünden havaya uçtu, kavgaya gitti. Bu paralarla nice fabrikalar kurulur, iş arayan nice insana iş aş kapısı açılırdı. Eğer bu terör belası olmasaydı şimdi Türkiye, gelişmiş Batı ülkelerinin düzeyine çoktan ulaşmıştı. Ekmek parası için vatandaşımız Avrupa’ya gitmenin yolunu ara­mayacaktı. Belki Avrupalı buraya gelmeye çalışacaktı. Ama olmuyor, bir türlü bu belâdan kurtulamıyoruz.

Bu terörü kendi halinde doğulu Müslüman kardeşler mi istiyor? Hayır, onlar ekmek parasını temin etmenin peşinde. Ayda sekiz yüz lira kazanabilmek için Adıyaman’dan Rize’ye gelip çay toplayan gencin derdi bölücülük, değil, kendisini ve ailesini geçin­dirmek. Günde 30 lira kazanma uğrunda iğreti iskeleden düşüp canını veren gencin amacı sırtına bir gömlek alabilmektir, bölücülük değil. Bu kavmiyetçilik fikri bir asırdan fazla bir zamandan beri bizi yiyip tüketiyor. İşte Mehmet Akif “Fikr-i kavmiyeti şeytan mı soktu aranıza” dizesiyle bu belâdan yakınmaktadır.

Aklımızı başımıza alalım, Türk’ü, Kürt’ü 81 milyon hep kardeşiz. İslâm’da ırkçılık yoktur. Gönül birliğiyle Allah’a yönelelim ve Allah'ın yücelerden yeryüzüne sarkıttığı sağlam kulpa, metin ipe tutunalım. O bizi huzura, refaha ve en sonunda da huzurların en büyüğü olan cennete çekecektir.

Allah'ın rahmet denizinde yatmasını niyaz ettiğimiz şehitlerimize merhum Âkifimizin diliyle seslenerek diyorum ki:

"Ey Şehid oğlu şehîd isteme benden makber

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber!"

 

(devamı yarın..)