Allah’ın, mekândan münezzeh olması ne anlama gelir? *** Çıkmaz yolun başlangıcı

Allah’ın, mekândan münezzeh olması ne anlama gelir?

DeÄŸerli hocam selamünaleyküm, aklımı karıştıran bir konu hakkında yardım­cı olursanız sevinirim. Bir kısım âlim "Allah cc  her yerdedir" derken Allah'a mekân belirtmenin günah olduÄŸunu söylüyor yani Allah mekândan münezzehtir, demekteler. DiÄŸer bir kısım âlim de  cariyenin "Allah semadadır" hadisine ve bazı ayetleri (Mülk 16-17, secde 5, Nahl 17) delil getirerek "ALLAH SEMADADIR" dediklerini görüyorum. Ayrıca internette gösterilen bazı fıkıh kitaplarında Ä°mamı A'zam, Ä°mamı Malik vb âlimlerin de "Allah göktedir " gibi kelimeleri mevcut. Bu konuya bakış açınız nasıl? Åžimdi ben hadise ve âyete bakarak Allah göktedir, ArÅŸa istiva etmiÅŸtir desem kâfir mi olurum? Çünkü özellikle çevremdeki tarikat mensubu arkadaÅŸlar böyle demekte ve bunun günah olduÄŸunu söylemektedirler.

Cevap: Allah mekândan münezzehtir. Yani bir yerde bulunmaya muhtaç değildir. Zira varlığı bir mekâna, herhangi bir şeye bağlı değil, kendiliğindendir. Za­ten zamanı ve mekânı da O yaratmıştır. Gökler, evren yaratılmadan önce de O var idi. O halde Allah'ın gökte veya bir mekânda olduğunu söylemek, göklerden önce O neredeydi sorusunu akla getirir. Onun için İslâm bilginleri Allah'ın mekân'dan mü­nezzeh olduğunu söylemişlerdir.

Ama Kur'ân O'nun Arş'ına yani tahtına oturduğunu da çeşitli âyetlerde belirt­mektedir. Allah’ın, bir insan gibi tahta oturduğunu düşünmek hatâdır. Âyetlerde, Allah’ın hükümdarlığı, insanların kavrayış kapasitesine göre anlatılmıştır. İnsanlar Allah’ın büyüklüğünü, kendi bildikleri şeylerle karşılaştırırlar. Nasıl kral tahta oturup ülkesini yönetirse, evreni yaratan Allah da Tahtına oturup mülkünü yönetmeğe başlamıştır. Ama O’nun tahtı, oturması nasıldır? Bu ifade, Allah’ın, evrenin yöneticisi olduğunu bildiren mecâzî bir anlatım mıdır? Yoksa gerçekten Allah, üstüne oturduğu Tahttan mı mülkünü yönetmektedir? Bunları bilemeyiz. Kur’ân’ın söylediğini aynen kabul ederiz, fakat bu tür anlatımların mâhiyetini ancak Allah bilir, deriz.

Tefsîr ve kelâm kitaplarında Arş konusunda çoğu hayal ürünü pek çok yorum vardır ki bunlar mugayyebâta âit Arş üzerinde tahminde bulunmaktan öte bir şey ifade etmez. Mugayyebât ilişkin şeyler zan ile bilinemez. Kur’ân’ın ifadesi sınırında durmak en doğrusudur.

Özetle Allah'ın zaman ve mekâna ihtiyacı yoktur. Zamanı ve mekânı yaratan O'dur. Ama O'nun mekân'dan münezzeh olduğu söylemi, Kur'ân'a dayalı bir söylem değildir. Çünkü Kur'ân O'nun Arşına (Tahtına) oturduğunu, gökte ve yerde Tanrı olduğunu vurgular: "O'dur ki gökte de tanrıdır, yerde de tanrıdır." (Zuhruf Suresi: 84)

"Yoksa siz, gökte olanın, üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) gön­dermeyece­ğinden emîn misiniz? (O zaman) tehdîdimin nasıl olduğunu bileceksiniz." (Mülk: 17)

Bu ve benzeri birçok âyet Allah'ın gökte olduğunu belirtmektedir ama Zuruf 84'te belirtildiği üzere gökte olması, Tanrılığı itibariyledir. Yani O gökte de, yerde de, tüm evrende Tek Tanrıdır. O'ndan başka tanrı yoktur.

Ama insanlar Yaratanı en yüksekte düşünürler. Onun için Hak Taâlâ yani yüce Allah derler. İşte bu yüceliğine uygun olarak O'nu gökte düşünürler. Duâ ederken göğe bakarlar, Peygamberimiz de zaman zaman duasında göğe bakmıştır.

Bulunduğumuz mekâna göre yükseklik ifade eden gök, görecelidir. Bizim üstümüzde olan demektir. Biz eğer Merih'te olsaydık dünya bize gök gelecekti. Bu­lunduğumuz yıldıza veya gezegene göre bizim dışımızdaki tüm gezegen ve yıl­dızlar bize göre göktür.

Kısaca Allah, tanrılığı bakımından bulunduğumuz mekân itibariyle bizim üs­tümüzde, yani göktedir. Ama Zât'ının mekâna ihtiyacı yoktur. Zatıyla her yerdedir. Biz nerede olsak O bizimle beraberdir. Allah'ın olmadığı bir mekân yoktur. Zaten mekânlar da O'nun bir görüntüsünden ibarettir.

 

Çıkmaz yolun başlangıcı

Beni sevdiğini söylüyordu; sonra bıraktı gitti, aylarca yıllarca ayrı kaldı. Ve şimdi geri döndü. Hocam size bir baba gibi sığınmak ve sormak istiyorum. Bu adamla dini nikâh yapmadan beni sevdiğinden emin olmak, hareketlerini tartmak istiyorum. Onunla telefonda konuşmam, yüz yüze görüşmem günah mıdır? Çünkü biliyorum ki günah kavramı, kulu kuldan aynı zamanda korumak için. Ben bu adamla dört duvar arasına girersem yaşayacaklarım malum. Bu nedenle asla böyle bir şey yapmak istemem. Çünkü sonucuna dayanamam. Ama ya telefonda görüşsem ya da yüz yüze görüşsem bu günah mıdır?

Günlerdir dua ediyordum Allahım bana bir çıkış yolu diye. İyi ki siz varsınız. Allah sizden bin kere razı olsun.

Cevap: O adamla yüz yüze görüşebilirsin ama o senin yanına gelip de bir odaya girerse belki istediğini senden alacak. Hatta sen onunla dini nikâhla evlensen bile, bir iki ay sonra seni bırakıp gidecek. Hevesini alıp bırakmayacağından nasıl emin olabilirsin? Ben böyle kaç kişi biliyorum, evli iken 17 yaşında kızla dinen evlendi, birkaç ay sonra kızcağızı (af edersin 17 yaşındaki kadını) bıraktı. Sana da aynı şeylerin olmayacağını nereden biliyorsun?

Ayrıca sen zaten sadece onunla değil, başkalarıyla da bir şeyler yaşadığını yazmıştın. Bunlar haram şeyler, doğru dürüst biriyle evlensen olmaz mı kızım? Nedir evli adamın peşine düştün, hem onun yuvasını dağıtacaksın, hem de birkaç ay sonra başına neler geleceğini bilmezsin. Madem bana bir baba düşüncesiyle soruyorsun, ben de sana düşüncemi söylüyorum, herkese güvenme. Doğrusu seçim sana aittir. Ben yap veya yapma diyecek durumda değilim.

 

 

   Copyright @ Süleyman AteÅŸ