HARUT VE MARUT'UN İLİM ÖĞRETTİĞİ İKİ KİŞİ (2)
Çarşamba, 06 Haziran 2018 00:00

HARUT VE MARUT'UN İLİM ÖĞRETTİĞİ İKİ KİŞİ (2)

(...dünden devam)

Tefsîr:

Bakara: 92/102-103’ncü âyetlerde Yahûdîlerin bazı zayıf karakterleri anlatılmak­tadır. Şöyle ki: Yahudîler verdikleri sözden caymak, Allah'ın kitâbının hükümlerini tanı­mamakla kalmamışlar, aynı zamanda Süleyman'ın, mülkünü büyü yoluyla elde ettiği hak­kında şeytan ruhlu kişilerin söylediklerine inanarak Hz. Süleyman'ı büyücü sanmışlardı. Büyü küfür işlerindendir. Oysa Hz. Süleyman küfür işlememiştir. Yine Yahûdîler, Babil'de Hârut ve Mârut adlı iki melek hakkında söylenen rivâyetlere de inanmışlardır. Evet o iki melek sihir öğretiyorlardı ama öğretirken bu bilginin, insanların sınanması için öğretildiğini, kötüye kullanıldığı takdirde bunun küfür olduğunu söylüyorlardı. Hal­buki Yahûdîler, öğrendikleri bilgiyi kötüye kullanıyorlar, karı ile kocasının arasını açacak, insanlara zarar verecek şeyler öğreniyorlardı. Elbette bu tür davranışlar, insanları Allah'ın azâbına sokar, rızasından yoksun bırakır. Onlar, böyle yapacaklarına pey­gamberin risaletine inanıp günahlardan sakınmış olsalardı, kurtuluşa ererlerdi. Bilselerdi böyle yaparlardı.

Süleyman: Hz. Dâvûd'un oğlu, İsrâîl oğullarının en güçlü kralı, ayrıca İslâm’a göre peygamberdir. M.Ö. 970-935 yıllarında Arap kabilelerini kendisine vergiye bağlamıştır. Kur'ânı Kerîm'de Mescidi Aksâ (uzak mescid) diye anılan ünlü Kudüs mabedini yap­tır­mıştır.

Mülk: mîmin zammı, fethi ve kesriyle (mülk, melk, milk) insanın sâhib olduğu mal­dır. Mülk ve melekût hükümdarlık, saltanat anlamlarına gelir. Yahudîler, Hz. Süleyman'ın, hükümdarlığını büyü yoluyla elde ettiğini, hattâ büyücülükle küfre dahi saptığını söyle­mişlerdir. Kitâbı Mukaddes'in Birinci Kırallar Kitâbının 11’nci babında Süleyman'ın yedi­yüzü kıral kızı olan karısı, üçyüz de cariyesi bulunduğu; ihtiyarlığında puta tapan kadınlarının sözüne uyarak putlara saygı gösterip tapınaklar yaptırdığı anla­tılmaktadır.

Seyyid Reşîd Rıdâ, Yahûdîlerin, Süleyman'a büyü yapılıp tahtının altına saklan­dığını, hükümranlığının büyülü bir yüzüğe bağlı olduğunu; Süleyman'ın yitirdiği bu yüzü­ğün, bir başkasının eline geçtiğini sandıklarını, böylece tarihi uydurma şeylerle karıştır­dıklarını söylüyor.

Tefsîrlerde İbn Abbâs'a ve Süddî'ye dayandırılan rivayete göre gökten haberler çalan şeytanlar, çaldıkları bu haberleri halka söylerler, halk da bunların doğru çıktığını görürlerdi. Halkı söyledikleri sözlere iyice inandırdıktan sonra kâhinler onlara yalan söylemeğe başladılar. Her kelimeye yetmiş yalan kattılar. İnsanların kitaplara yazdıkları bu haberler, halk arasına yayıldı. İşte bunun üzerine peygamber olarak gönderilen Süleyman, bu kitapları toplatıp tahtının altına gömdü (ki halk böyle şeylerle uğraşmasın). O tahta yaklaşan herkes yanardı. Süleyman: "Her kim cinlerin gaybı bildiğini söylediğini duyarsam onun boynunu vururum" dedi. Kendisi öldükten, onun işlerini bilen âlimler de dünyadan ayrıldıktan sonra, onların yerine kötü bir nesil gelince şeytân, insan biçimine girip İsrail oğullarından bir cemaate göründü: "Size yemekle tükenmeyecek bir hazine göstereyim mi?" dedi. "Evet" dediler. Tahtın altını eşmelerini söyledi. Tahtın altını eşenler, kitapları bulup çıkarınca şeytân: "İşte Süleyman bu büyü ile insanları, şeytanları ve kuşları hükmü altında tutardı." dedi, sonra uçup gitti. Bundan sonra Süleyman'ın büyücü olduğu haberi yayıldı (Rûhu'l-Me'ânî, 1/338) .

(devamı yarın..)