KUR’ÂNIN MAHLUK OLUP OLMADIĞI HK. (1)
Çarşamba, 23 Mayıs 2018 00:00

KUR’ÂNIN MAHLUK OLUP OLMADIĞI HK. (1)

Sayın hocam Müslümanlar, vahyin indirilip insanlara tebliğ edilmesinden itibaren Kur’an’a özel bir önem vermiş ve anlaşılması için olağanüstü bir gayret göstermişler. Tabi bu çerçevede Kur'ân mahluk mudur değil midir? Tartışmaları yaşanmıştır. Bu hususta sizin bir açıklamanıza rastlayamadım; belki ben bulamadım. Kur'an mahluk olsa veya olmasa insanın anlayışında, hayatında neler değişir? Bu anlayış neleri etkiler? Bu hususu avamın anlayabileceği şekilde açıklarsanız sevinirim. Selamlarımla...

Cevap: Bu hususu anlayabilmek için Kur'ân Ansiklopedisi adlı eserimden vahiy ve kelam konularına bir göz atmamız gerekir:

Kur’ân Allah’ın Kelâmı, Meleğin Sözüdür:

١٩: إنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍلا ٢٠: ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍلا ٢١: مُطَاعٍ ثُمَّ أَمِينٍط ٢٢: وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍج ٢٣: وَلَقَدْ رَآهُ بِاْلأُفُقِ الْمُبِينِج ٢٤: وَمَا هُوَ عَلَي الْغَيْبِ بِضَنِينٍج ٢٥: وَمَا هُوَ بِقَوْلٍ شَيْطَانٍ رَجِيمٍج: 19- (Andolsun bunlara) Ki o, değerli bir elçinin (Cebrâil'in) sözüdür. 20- (O elçi,) Güçlüdür, Arşın sâhibi (Allâh) katında yücedir. 21- Orada (kendisine) itâ'at edilen, güvenilendir. 22- (Bunlara andolsun ki) Arkadaşınız cinli değildir. 23- Andolsun (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür. 24- O, gayb hakkında (verdiği haberlerden dolayı) suçlanamaz. 25- O (Kur'ân) kovulmuş şeytânın sözü değildir. (Tekvîr: 7/19-25)

Meleğin, İlâhî mânâları insan sözü kalıplarına döküp Allah adına indirmesini, şöyle bir misalle anlatabiliriz: Vahiy meleği, tıpkı bir sekreter gibi, Allah’ın murâdettiği mânâları, peygamberin kalbine indirmektedir. Pâdişah fermanı bizzat kendisi yazmaz. İrâdesini sekreterine bildirir:

– Falan vâlîye şunları yazacaksın, filan kent halkına şu ta‘lîmâtı bildireceksin... gibi.

Sekreter, pâdişâhın emrettiği biçimde fermanı yazar. Bu bir dikte değil, pâdişâhın isteğinin, sekreter tarafından kaleme alınmasıdır. Sekreter, yazdığı pâdişâh irâdesini, pâdişâhın mührünü de vurarak veya pâdişâha onaylatarak, istenilen yerlere gönderir.

Yahut pâdişâh, bir kente vâlî olarak atadığı kişiye bir elçi gönderir. Ona direktiflerini yazılı olarak vermez de, sözlü olarak anlatır:

– Gideceksin, ona şunları yapmasını söyleyeceksin, der.

Elçi gelir, pâdişahın isteklerini kendi sözleriyle vâlîye anlatır:

– Pâdişâhımız, şunları şunları yapmanızı; şunları, şunları da yapmamanızı buyuruyor. Bu buyruklarını tuttuğunuz takdirde pâdişahımız sizi şöyle ödüllendirecektir. Ama buyruklarını tutmaz da aykırı işler yaparsanız, sizi cezalandıracak, zindana atacaktır, der.

Ve öğüt için eskilerden, pâdişâhın, eski vâlîlere gönderdiği yasa ve direktiflerden örnekler, onlara karşı gelenlerin sonucunu bildiren hikâyeler anlatır.

(devamı yarın..)