BİR İDDİA ÜZERİNE GELEN SORU: ORGAN BAĞIŞI CAİZMİDİR? (2)
Pazartesi, 14 Mayıs 2018 00:00

BİR İDDİA ÜZERİNE GELEN SORU: ORGAN BAĞIŞI CAİZMİDİR? (2)*

(...dünden devam)

Yine bir soruya cevaben demişiz ki: Organ bağışında bulunmakta din açısından bir sakınca yoktur. Bunun haram olduğunu söyleyenler kanıtsız konuşmaktadırlar. Bir baba, böbreği çalışmayan bir yakınına, meselâ evladına bir böbreğini vermez mi? İcabında insan çocuğu için canını bile feda eder. Vatan için can feda etmek de öyle. Birkaç yıl önce Adana'da ailesiyle birlikte pikniğe giden bir kamyon şoförü, çocuklarıyla yemek yerken birden freninden kurtulan kamyonun, çocuklarının üzerine geldiğini görünce hemen kamyonun önüne atılıp kendi vücudunu tampon ederek çocuklarını kurtarmış, kendisi hayatını kaybetmişti. Kişi öldükten sonra zaten çürüyecek olan bir uzvunu, bir başkasının yaşamasına katkıda bulunsun diye bağışlarsa bu günah değil, sevaptır sevap!

“Organ bağışının dinimiz açısından herhangi bir sakıncası var mı? Meselâ gözlerimi bağışladığımda âhirette gözlerim, kendi gözlerim olarak mı kalacak?” şeklindeki soru üzerine de (05. 04. 2003 tarihinde) şu cevabı vermiştim:

Organ bağışının sakıncası yok, tam tersine sevabı vardır. Kur' ân bir canı kurtaranın, bütün insanları kurtarmış gibi değerli bir iş yapmış olacağını vurgulamaktadır. Âhiretteki göz, bu dünyadaki göz olmayacak. Bu dünyada bağışladığın göz, sonunda çürüyecek. Bağışlamasan senin toprağa giren cesedinle birlikte çürüyecek. Bağışlasan, o bağışladığın kişi öldüğü zaman onun cesediyle birlikte çürüyecek. Ama insanın benliği, ruhudur. Ruh ölmez. Ölen bedendir. Beden öldüğünde ruh, kafesinden kurtulmuş gibi serbest kalır. Ruh gözü vardır. Ona basiret denilir. İnsan bedeninden ayrıldıktan sonra artık bu bedensel, fiziksel göze, organlara ihtiyacı kalmaz. Onun çok daha güzel, yoğunluksuz, şeffaf organları, gözü kulağı vardır. Cenabı Hak bir âyette: "Bize geldikleri gün ne güzel işitir, ne güzel görürler! Ama o zalimler, bugün apaçık sapıklık içindedirler." (Meryem: 38) buyurmaktadır.

Asıl gerçekleri gören göz âhiret gözü, yani ruh gözüdür. İşte ibadetlerin amacı, olgunlaşmak, insanda gizli olan bu gözün üstündeki perdeyi kaldırmak, basireti açmaktır. Bu bilinç gözünü açmayanlar, işte asıl gerçek körler onlardır. "Şu dünyada kör olan kimse, âhirette de kördür (dünyada doğru yolu göremeyen, âhirette de kurtuluş yolunu göremeyecektir, hattâ onun) yolu daha da sapıktır" (İsra: 72)

***

*yazı arşivden alınmıştır