KASTEN ORUÇ BOZMANIN KEFFÂRETİ NEDİR? (3) PDF 
Pazartesi, 19 Mart 2018 00:00

KASTEN ORUÇ BOZMANIN KEFFÂRETİ NEDİR? (3)

(...dünden devam)

Kur’ân-ı Kerîm’de her ne sebeple olursa olsun, oruç yiyene, namaz kılmayana bir ceza belirlenmemiştir. Zaten oruca niyet etmeyerek oruç tutmayan kimseye keffâretin gerekmediğinde oybirliği vardır. Keffâretin, başlanan orucu, özürsüz olarak bozmaktan ileri geleceği belirtilmektedir. Bir namazı özürsüz olarak bozan kimse, nasıl o namazı yeniden kılarsa, orucu özürsüz olarak bozanın da yine onu kazâ etmesi gerekir. Başladığı bir orucu bozan kimseye keffâret gerekeceği hususu, sadece andığımız vâhid (tek kişi) haberine dayanılarak fıkıh hükmü haline getirilmiştir. Allah’ın Kitabında en ufak bir işaret olmayan şey farz olamaz.

Eğer orucun zorunlu bir keffâreti olsaydı bu, Kur’ân’da belirtilirdi. Yemînin keffâreti açık açık belirtilmiş iken, neden orucu bozmanın keffâretinden söz edilmemiştir? Oruç bozma, yemîni bozmaktan daha mı hafiftir ki onun keffâretinden söz edilmemiştir? Doğrusu şudur ki sâf ibâdet konularında yani Allah ile kul arasındaki kusurlarda ceza-keffâret yoktur. Bu hususlardaki kusurun cezasını Allah âhirette verecektir. Ama bunlara dünyada bir ceza konmamıştır. Fakat hukuki sorunlarda, yani toplumu ilgilendiren şerîat konularındaki yasal olmayan işlere ceza konmuştur. Bu bakımdan orucun farz (zorunlu) keffâreti diye bir şey yoktur. Ancak vâhid haberi olduğu için zan ifade eden rivâyet doğru ise Hz. Peygamber, Allah’a karşı işlenen bir hatâ ve günâhtan ötürü bir miktar sadaka verilmesini öğütlemiştir ki, biraz önce andığımız üzere bu, hem dinî geleneğe uygundur, hem de Kur’ân’ın öğütüdür.

Fakat altmış gün ard arda oruç tutmak gibi bir keffâret söz konusu olamaz. Çünkü Allah, işlenen suça, ondan çok daha ağır bir ceza vermez. Nasıl namazını kılmayan veya bozan kişi, aynı namazı kazâ ediyorsa, orucunu bozmuş olan da bozduğu günleri kazâ eder. Bundan dolayı ilmihal kitaplarında orucu bozup hem kazâ, hem de keffâreti gerektiren ayrıntı hükümlerini burada anmayı yersiz görüyoruz.

Zaten biz, oruçta anlatıldığı biçimde bir gün yerine 61 gün oruç tutmak gibi bir keffâret anlayışını, Kur’ân’ın, cezanın, işlenen suça denk olacağı prensibine aykırı olduğu gerekçesiyle kabul edemiyoruz.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş