BÄ°R SAFSATA VE CEVABI (2) PDF 
Çarşamba, 14 Mart 2018 00:00

BÄ°R SAFSATA VE CEVABI (2)

(...dünden devam)

Cevap: Ne müthiÅŸ düşünür, ne mütpiÅŸ araÅŸtırıcı (!) Peki, "O (Kur’ân), ancak bütün âlemlere öğüttür. Bir süre sonra "Onun haberi(nin doÄŸruluÄŸu)nu gâyet iyi bileceksiniz!" (Sâd: 38/87-88)  "(Ey Muhammed) Biz seni ancak âlem­lere rahmet için gönder­dik." (Enbiya 107), "Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoÄŸu bilmezler." (Sebe': 28) âyetleri, Hz. Peygamber'in ve getirdiÄŸi Kur'ân'ın bütün insanlığa gönderildiÄŸini vurgulamıyor mu? Siz kendi görüşünüze uydurmak için âyetleri cımbızla çekip çarpıtıyorsunuz. Åžimdi konu üzerinde gerekli açıklamayı yapalım: 

Sâd: 87-88’nci âyetlerde Hz. Muhammed'e vahyedilen Kur’ân'ın, bütün âlemlere öğüt ve uyarı olduÄŸu bildiriliyor. "Bir süre sonra onun haberini gayet iyi bileceksiniz" buyuruluyor. Yani bir süre sonra Kur’ân'ın nasıl gönülleri fethedeceÄŸini, Ä°slâm dâvâsının nasıl cihanı saracağını öğreneceksiniz, deniliyor ve Ä°slâm dâvâsının, risâlet-i Muhammediyye'nin sadakat ve baÅŸarısını vurgulayan bu âyetle sûre bitiriliyor.

87’nci âyette onun, yani Hz. Muhammed’e vahyedilen Kur’ân’ın, âlemlere öğüt olduÄŸu, Hz. Muhammed'in risaletinin evrenselliÄŸi vurgulanıyor: â€œBiz, seni ancak âlemlere acıdığımızdan dolayı gönderdik" (Enbiyâ Sûresi: 107.), "De ki: Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sâhibi Allah'ın elçisiyim. O'ndan baÅŸka Tanrı yoktur. O, diriltir, öldürür. Gelin Allah'a ve O'nun ümmî peygamberi olan elçisine inanın — ki o peygamber de Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır — ve ona uyun ki doÄŸru yolu bulasınız" (A'râf Sûresi: 158.) Ã¢yetleri de Hz. Muhammed'in peygamberliÄŸinin evrenselliÄŸini vurgular.

Birçok âyette de Hz. Muhammed'in, kendilerine peygamber, uyarıcı gelmemiÅŸ olan Araplara peygamber olarak gönderildiÄŸi (Sebe' Sûresi: 44, Yâsin Sûresi: 6.), Allah her millete kendi diliyle konuÅŸan elçi gönderdiÄŸi için Araplara da Arapça konuÅŸan peygamber gönderdiÄŸi anlatılmaktadır (Ä°brahîm Sûresi: 4, Fussilet Sûresi: 44, Åžu'arâ Sûresi: 198.). Åžimdi bu âyetlerle karşılaÅŸtırılınca "âlemler" kelimesiyle Arap kabilelerinin kastedildiÄŸi anlaşılır. Kur’ân'ın ilk muhâtabı şüphesiz onlardır. Ve Kur’ân, Arapça lafzıyla onlara gönderilmiÅŸtir. Ama Kur’ân'ın mânâsı evrenseldir. Anlam ve içeriÄŸiyle Kur’ân, bütün insanlara doÄŸru yolu göstericidir. Bütün insanlara gönderilen, Kur’ân’ın lâfzı deÄŸil, mânâsıdır. Çünkü Arapça bilmeyen insanlara, Arapça Kitâp göndermek, Allah'ın hikmetine aykırıdır (Yûsuf Sûresi: 2, Zuhruf Sûresi: 3, Ra'd Sûresi: 37).

İşte bundan dolayı Kur’ân, her dile, en doğru biçimde çevrilip bu çeviri okunmalıdır. Yoksa hiç anlamadan Arapça sözleri okumakla, Kur'ân'ın gösterdiği ideal insan ve toplum hedefine ulaşmak güçtür.

Hz. Muhammed(s.a.v.)’e vahyedilenlerin doÄŸruluÄŸunun bir süre sonra anlaşılacağını söyleyen Sâd Sûresinin son âyeti, Peygamber'in risâletinin, bir süre sonra büyük geliÅŸme kaydedeceÄŸine işâret etmektedir. Gerçekten ona inanmayan müşrikler, bir süre sonra Bedir'de ve daha sonraki olaylarda Ä°slâm'ın zaferini görmüşlerdir.

Mekke'de inmiş olan bu âyetlerden bir süre sonra vahiyler, Mekke sınırını aşmış, Medine'ye ulaşmış; Peygamber'in hicretinin ardından, Hakkın çağrısına uyan insanların sayısı her geçen gün artmış; Mekke fethedilmiş; Peygamber'in hayâtında tüm Arabistan'ı sarmış; onun vefâtından kısa bir süre sonra da Batıda İspanya'ya, Doğuda Orta Asya'ya kadar ulaşmıştır. Bugün dahi bu İlâhî müjde tahakkuk ediyor, Afrika'da, Amerika'da ve Avrupa'da Müslüman olanların sayısı artıyor, Müslümanlık yayılıyor. Bir gün Hz. Muhammed'in getirdiği şekliyle gerçek İslâm’ın, bütün cihânı aydınlatacağını umarız.

Mesrûk şöyle demiÅŸ: "Abdullâh ibn Mes'ûd'a geldik, şöyle dedi: Ey insanlar, bir ÅŸey bilen, bildiÄŸini söylesin, bilmeyen de Allah bilir, desin. Çünkü kiÅŸinin, bilmediÄŸi ÅŸey için Allah bilir, demesi bilgi gereÄŸidir. Yüce Allah, Peygamberinize: 'De ki: Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve ben yapmacık yapanlardan deÄŸilim' buyurmuÅŸtur" (Buhârî, Tefsîr, Sâd Sûresi; Ä°bn Kesîr, Tefsîr: 3/210.).

***

Son Güncelleme: Pazar, 18 Mart 2018 18:46
 

 

   Copyright @ Süleyman AteÅŸ