İNŞALLAH BU SON OLUR (2)
Çarşamba, 14 Şubat 2018 00:00

İNŞALLAH BU SON OLUR (2)

(...dünden devam)

Darbeler bitmedi. 1971’de yine bir sessiz darbe yapıldı. Askerlerin verdiği muhtıra sonucunda seçimle işbaşına gelmiş İktidar değişti. Aradan 10 yıl geçti, 12 Eylül 1980’de yine bir darbe ile demokrasi sekteye uğratıldı. Ve ardından 28 Şubat 1997 tarihinde ordu ve bürokrasi merkezli post-modern darbe ile tekrar iktidar değiştirildi.

Nihayet 3 Kasım 2002 yılında İktidara gelen Ak Parti iktidarına karşı 27 Nisan 2007 tarihinde, bir E muhtıra verildi. Ama iktidarın boyun eğmemesi ile bu muhtıra savuşturuldu.

Artık darbelerin bittiği kanaati oturmuştu ki bu kez de darbe hareketi bir başka biçimde ortaya çıktı. Fakat Allah’a şükür ki milletin gösterdiği olağanüstü direnç ve anayasal başkomutan olan Cumhurbaşkanının cesur liderliği sayesinde bu darbe girişimi başarısız kaldı.  

Darbeler her zaman milletin ilerlemesini, kalkınmasını, onlarca yıl geriye götürmüştür. Ama TSK. lerinin emir ve komuta zincirine bağlı olmayan bu darbe girişiminin ardından sayın Gn. Kurmay Başkan vekilinin yaptığı, “artık bundan böyle darbe hareketleri bir daha açılmamak üzere tamamen kapanmıştır ”şeklindeki beyanları gerçekten içimizi ferahlattı.

Bu tür teşebbüslerin bir daha hortlamaması için hareketin faillerine en ağır cezaların verilmesi gerekir. Yoksa atasözünde vurgulandığı üzere: “Merhametten maraz doğar!”

Bu vahim darbe hareketinde vatanın savunması için alınan uçaklarda halkın üzerine ateş açılmış, tankların namluları halkın üstüne çevrilerek halk ateş altına alınmış ve maalesef darbe bilançosu: 161 şehit, 1440 yaralı, 2839 gözaltı.

Her darbe, özellikle bu son darbe girişimi bir terör hareketidir. Bu vesîle ile Kur’ân’ın terörizme belirlediği cezayı açıklamak istiyorum:

TERÖRİZMİN CEZASI

Allah ve Elçisiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmağa çalışanların cezası: (ya) öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin, ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir. Âhirette ise onlara büyük bir azâp vardır. Ancak sizin onları yakalamanızdan önce tevbe edenler olursa bilin ki Allah, bağışlayan, esirgeyendir. (Mâide: 110/33-34)

Allah'a ve Elçisi’ne karşı, yani devlete karşı savaşan, düzeni bozmağa çalışan eşkıyâ (teröristler) hakkındaki cezayı belirleyen bu âyetlerden şu hükümler çıkarılır:

1) Allah'a ve Elçisi’ne karşı savaşan eşkıyâ, Müslüman da olabilir, gayri müslim de olabilir. Hırsızlık, eşkıyâlık, kabadayılık yapan, şehirde ya da kırda yol kesip insanları korkutan, gerek Müslüman, gerek gayrimüslim herkes, âyetin saydığı sıfat­tadır. Müslümanların huzurunu bozan, düzeni yıkmağa çalışan şerli insanlar, âyetin belirttiği biçimde cezalandırılırlar.

(devamı yarın..)