BAĞNAZLIK DİNDEN DEĞİL CEHALETTEN KAYNAKLANIR (2) |
Cumartesi, 27 Ocak 2018 00:00 | |||
BAÄžNAZLIK DÄ°NDEN DEĞİL CEHALETTEN KAYNAKLANIR (2)(...dünden devam) Cevap: Kays Bey bu konuda yazdıklarımı biliyorsun. Tevrat Tahrif edildiÄŸi için Ä°ncil gelmedi. Ä°sa Tevrat'ı kaldırıp bir kenara atmak için deÄŸil, uygulatmak için geldi. Tevrat'ın ruhundan ayrılan, paraya tapmaya baÅŸlayan Yahudileri Tevrat'ın ruhuna çekmek için geldi. Kendisi "Ben Kitabı kaldırmak için deÄŸil, uygulamak için geldim" der. Ä°sa bir ÅŸeriat getirmemiÅŸ; Tevrat Åžeriatini uygulamayı emretmiÅŸtir. Tevrat Åžeriat Kitabı deÄŸil, ruhaniyyet Kitabıdır. Ä°sa Ãœmmeti de Tevrat Åžeriatine tabi'dir. Kur'ân'a gelince Ä°ncil tahrif edildiÄŸi için Kur'ân gelmedi. Öyle olsa Kur'ân kendinden öncekini doÄŸrulayıcı olmaz, kaldırıcı olurdu. Allah her millete kendi diliyle konuÅŸan peygamber gönderir. Tevrat ve Ä°ncil'i ArapÂlar anlamıyorlardı. Çünkü o kitapÂlar kendi dillerinde deÄŸildi. Kendilerine de bir kitap gelmesini bekliyorlardı, bunun özlemi içinde idiler. Ä°ÅŸte bunun için Hz. Muhammed'e Arapların dilinde bir kitap indirildi. Ä°brahim Suresinin 4. âyetine bakınız. Kur'ân dil itibariyle Araplara inmiÅŸtir ama içerik itibariyle bütün insanlığa Tanrı mesajıdır. Öteki Kitaplar da öyledir. Her Tanrısal mesaj dil itibariyle milli, içerik itibariyle enternasyonaldir. Hz. Muhammed dil itibariyle Araplara gönderilmiÅŸtir. Onun zamanında JaponÂlar, Hindular, Ruslar, Ä°ngilizler yok muydu? EÄŸer Hz. Muhammed bütün insanlığa gönderilmiÅŸ olsaydı oralara da gidip mesajını iletmesi gerekmez miydi? Gitse nasıl onlara mesaj verecekti? Kendisi Arapçadan baÅŸka dil bilmezdi. Hem ne gerek var yabancı birini baÅŸka milletlere peygamber göndermeÄŸe? Allah her milletten kendi dilini konuÅŸan peygamber seçme yerine dil bilmeyen birini yabancı bir millete peygamber göndermenin ne gereÄŸi var. Bakın Kur’ân bu hususu ne güzel vurguluyor: “EÄŸer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: 'Âyetleri (anÂlayacağımız) bir dille açıklanmalı deÄŸil miydi? Araba yabancı söz mü (geliyor)'?" (Fussilet: 44) derlerdi. Bu âyetten anlaşılıyor ki Hz. Muhammed'in peygamberliÄŸini kabul etmeyenler, Tevrat ve Ä°ncil'in Ä°branice olduÄŸunu düşünerek: "Kur'ân da eÄŸer Allah tarafından gönderiliyorsa neden ötekilerin dilinde inmiyor? Madem ki bunlar hep Allah'ın sözüÂdür. Öyle ise hepsinin aynı dilde olması gerekir. Allah'ın konuÅŸtuÄŸu dil, bir tek dil olmalıdır" diye itiraz etmiÅŸlerdir. Nitekim onların: "Kur'ân, yabancı dilde indirilmeli idi" demeleri üzerine bu âyetin indiÄŸi rivayet edilir (Mefâtîhu'l-ÄŸayb: 27/133). Ä°ÅŸte Arapların bu tür itirazlarına cevabolarak Arapça konuÅŸanlara Arapça Kur'ân indirildiÄŸi, baÅŸka dilde indirilse mânâsının anlaşılaÂmaÂyacağı ve dolayısıyla bir yararının da olmayacağı buyurulmaktadır. BaÅŸka sûrelerde de bu noktaya iÅŸaret edilmiÅŸtir: ''Biz her elçiyi, kendi kavminin dili ile gönderdik ki onlara açıklasın" (Ä°brahim: 4), "Biz Kur'ân'ı yabanÂcılardan birine indirseydik de onu onlara okusaydı, ona inanmazlardı" (Åžuara: 198-199) âyetlerinde de Kur'ân'ın Arapça indirilmesindeki hikmet anlatılmakÂtadır. Âyetin sonunda Kur'ân'ın, inananlara yol gösterici ve ÅŸifâ olduÄŸu, inanmaÂyanların ise kulaklarında manevî sağırlık bulunduÄŸu için onu duyÂmadıkları, Hz. Muhammed'i kıskandıklarından dolayı Kur'ân'ın, onların gözlerine körlük getirdiÄŸi, yani kıskançlıkları, kibir ve inatları basiretlerini kapattığı için Kur'ân'da bulunan gerçekleri göremedikleri vurgulanıyor. Siz o tür insanlarla diyaloÄŸa girmeyin. Gerçek din düşmanıdır. Allah kullarını yakmak için yaratmadı. Dini ne olursa olsun her kulun kalbinde Allah vardır. Her kalb, sahibi farkında olsa da olmasa da "Allah Allah!" diye atar. Ebucehil ne ise sizin konuÅŸÂtuÄŸunuz cahil insan da odur. Yunus'un sözünü hatırlayalım: Hâşe lillah senden ey Rabbül-enam Sen temâşâ kılasun ben hoÅŸ yanam! Selamlar
|